28 Aralık 2012 Cuma

Kaşmir paltoda kürk yaka


Kaşmir palto, yakası kürkle kaplanınca bir anda bambaşka bir kimliğe bürünmüş. Kürk deyince, öyle sıradan bir kürk de değil; harikulade rengi, dokusu ve parlaklığıyla samur kürkü...


Kürk yakanın normal kumaş yakaya göre şöyle bir farkı var, kürk yaka, paltoyu giyen kişinin yüzü için doğal bir çerçeve işlevi görüyor. Bunu, ilk karedeki yakın çekimle bu ikinci karedeki tam boy pozları karşılaştırınca daha iyi anlıyorsunuz.


Bu da gri renkli paltoya takılmış kürk yaka. Bu da samur kürkünden, ama bence siyah paltonun yakası, dolgun kestane rengiyle daha güzeldi. Her iki yakada da kürkler yatay parçalar halinde kullanılmış.


Bu kürk yakanın bir özelliği de, çıkarılabiliyor olması. Hatta böyle kürk yakalar tek başlarına bile satılıyorlar. Böylece tek bir yakayı farklı manto veya kabanlarda kullanabilme esnekliği kazanıyorsunuz.

Bu arada modelin dizüstü siyah binici çizmeleri ve dar pantolonla yaptığı kombin de harika görünüyor, değil mi!

27 Aralık 2012 Perşembe

Muhteşem Bette Franke!


Birkaç gün önce, daha 23 yaşındaki Hollandalı model Bette Franke dikkatimi çekti. Hele DSquared2'nin ilkbahar-yaz 2013 defilesinde podyumu yıkıp geçirdiği yukarıdaki kıyafete hayran oldum, nutkum tutuldu! Gelmiş geçmiş en büyük süpermodellerden Claudia Schiffer'la Cindy Crawford ışığı aldım Bette'den, o derece:)


Her sezon moda haftalarına damga vuran yeni modeller çıkar. Birkaç sezon önce dikkatimi Sigrid Agren çekmişti benzer şekilde. İlkbahar-yaz 2013 sezonunda aynı şeyi Bette Frank için söyleyebilirim. "Damga vurmak" derken, bazı ünlü markaların defilelerinde boy göstermekten söz etmiyorum. Defileyi açan veya kapatan model olmak da önemli. Bir de, galiba çok çalışıp çok defilede yer almak her modelin harcı değil, çünkü moda haftalarının yoğun programı son derece yorucu oluyor ve belli bir üne kavuştuktan sonra her model bu ağır tempoyu kaldıramıyor. Okuduğuma göre Bette Frank Milan veya Paris'te bir günde üç defileye birden çıkmış!




Bu Dolce Gabbana elbisenin üstünde desen niyetine kullanılan resim ve renkler bir harika. Mercan, kırmızı, gök mavisi, drapeler, yağlı boya hissi ve ipek/saten kumaşın dökümü... Hepsi olağanüstü güzel.



Bu Versace kıyafeti ilk bakışta çözmek zor. "Biker" esintisi taşıyan asi ruhlu deri ceket tamam da, uçlarındaki püskül/danteller cekete mi ait yoksa altındaki bir etek veya elbiseye mi? Önemli değil. Bette Franke uçları havada uçuşan uzun saçlarıyla bana 90lardan bir başka süpermodeli, Stephanie Seymour'u hatırlattı. Bette'nin nüfus kağıdında yaşı 23 yazıyor olabilir, ama bu kıyafetle podyumun tek hakimi o, müthiş bir özgüven ve olgunluk sergiliyor!


Yine Dolce Gabbana SS2013 defilesindeyiz. Bu kıyafet sokakta giyilir mi? Bilmem, ama ilham verici olduğu kesin!


Şimdii, önceki kıyafetlerin seksi, kendine güvenen kadını yerine Bette Franke, daha önce blogumda Sigrid Agren'de çokça görerek yansıttığım naif, duru bir tarza bürünüyor. Baştan ayağa krem ve pudra tonlarına bürünmüş bu Salvatore Ferragamo kombinin sadeliği ile önceki kareler nasıl oluyor da aynı sezonda yer alabiliyorlar? İlginç...


Bu Etro elbise "simple is beautiful" sözünün ete kemiğe bürünmüş hali olmalı! Elbise, aksesuarlar, makyaj ve Bette Franke'nin sunumu mükemmel bir uyum içinde, aynı notadan çalıyor...

Ben Bette Franke'yi izlemeye aldım. Siz de almalısınız!

21 Aralık 2012 Cuma

-35 derecede bikiniyle dışarı çıkarsanız üstüne kürk giyin!


Dolgun göğüsleri, geniş kalçalarıyla Kate Upton tam bir curvy güzeli. Öyle olağanüstü bir yüz güzelliği veya sütun gibi bacakları yok belki, ama vücudunun olağanüstü kıvrımları erkeklerin hayallerini süsleyecek cinsten! İşte bu güzelimiz Kate Upton bir reklam kampanyası için Antarktika'ya gitmiş, -35 derecede bikiniyle poz vermiş. Tabii bu dondurucu soğukta, hele bir de bikiniyle! durmak hiç kolay değil. O da çekim aralarında bikininin üstüne bir kürk manto alarak ısınmaya çalışmış:)

Kate'in üstünde, bir önceki blog yazımda da sözünü ettiğim tarzda, parçaları yatay çalışılmış bir kürk kaban var. Ama önceki yazıdakiler vizondu, burada çok daha pahalı ve özel bir kürk var: samur. 


Moda bir yönüyle herkes tarafından beğenilen, giyilen, zamana ve trendlere uyan demekse diğer yönüyle kontrast demektir. Eskiden beri yaz sıcağında düzenlenen kış defileleri, kış soğuğunda yapılan bikini şovları dikkat çekmiş, haber konusu olmuştur. Bu kontrastı en güzel anlatan kalıplardan biri de "bikini üstüne kürk"tür. Yani Kate Upton'u birinci karede üstünde kürkle görmemiş olsak, sırf bu ikinci kareye bakarak sanki bu poz Hawaii açıklarında çekilmiş sanabiliriz. Ama birinci karedeki kürk, bize havanın ne kadar soğuk olduğunu hatırlatıyor ve Kate'i böyle bikiniyle görünce ürperiyoruz, tüylerimiz diken diken oluyor... 





20 Aralık 2012 Perşembe

Yatay vizon kürkler



Moda ve Sosyete blogunun sözünü sakınmayan değerli yazarı Pelin, Yasemin Özilhan'ın bir davete giydiği kürk yeleğini çok beğendiğini yazmış. Gözünden hiçbir şey kaçmayan Pelin, kürk giydiği için aldığı tepkiler üzerine imitasyon olduğu açıklamasını yapan Özilhan'a inanmamış tabii, "bu yeleğin imitasyon olma ihtimali sıfır" diyerek notunu vermiş hemen!

Bu blogda daha önce, Miroslava Duma'nın giydiği 3/4 kollu krem rengi bir vizon kürk, Feryal Gülman'ın giydiği gri renkli benzer bir vizon kürk ve daha başka bir kaç yerde daha, son dönemlerde bu tarz, yatay olarak çalışılan vizon yelek, bolero veya kısa ceketlerin çok moda olduğunu yazmıştım. Yasemin Özilhan'ın kürk yeleği aynen bu şekilde, yatay olarak çalışılmış vizon kürklerinden yapılma bir yelek. Hatta, vizonun cinsini de vereyim: Finlandiya merkezli büyük kürk markası Saga kataloglarında Demi Buff diye geçiyor bu renk:)

Yukarıda, aynı vizon cinsi ve aynı yatay teknik kullanılarak tasarlanmış bir kaban görüyorsunuz. Kolları atın, boyunu biraz uzatın, işte size Yasemin Özilhan'ın kürk yeleği!


Bu da Yunanistan'ın Kastorya şehrinden Mailon Kürkevi'nin Demi Buff vizon kabanı. Burada rengi daha koyu çıkmış, ama bunun nedeni ışık ve flaşın farklı olması. Zaten gerçek kürkü imitasyondan ayıran en önemli özelliklerin başında, zor fotoğraflanması gelir. İmitasyon kürk, fabrikadan çıktığı için rengi, dokusu tekdüzedir.  Gerçek kürkün ise renk geçişleri, deseni, dokusu, her şeyi taklit edilmesi imkansız bir orjinalik taşır.


Daha önce blogumda yer verdiğim Canadienne Griffes'in artık 3/4 bile değil, yarım kol diyeceğimiz kaban/yelek/ceket karışımı kürkü yine Demi Buff vizon ve yine yatay çalışılmış.


Kürke yakından bakınca, koyu renkli uzun "koruyucu tüyler"i (guard fur) ve altında yer alan daha açık tondaki yoğun dokulu kürkü (underfur) ayırt edebiliyoruz. Ayrıca her yatay kürk parçasının içinde yukarıdan aşağıya doğal bir renk kayması da var...


Daha önce Monica Bellucci'li efsane reklam kampanyasından söz ettiğim İtalyan kürkevi Annabella'nın 2012-13 sezonu kataloğunda "günlük parçalar" adıyla yer verdiği vizon kaban ve ceketlerde yine yatay çalışıldığını görüyoruz. Burada "günlük" aynı zamanda "günün modasına uygun" anlamına geliyor diye de düşünebiliriz. Biz kürkü daha çok bir lüks giyim olarak görüyoruz, ama demek ki İtalyan kadınları (en azından belli bir kesimi!) buradaki kürkleri market alışverişi için evden çıkarken de giyiyorlar:)


Bu tarz kürkler, deri taytlarla, daha doğrusu her türlü deriyle harika duruyor bence!


11 Aralık 2012 Salı

Rihanna Paris'te!


Rihanna dün Paris'te dışarı çıkmış ve kırmızı kürk ceketiyle ortalığı birbirine katmış! Magazin siteleri haberi, Rihanna'nın, kendisini döverek hastanelik eden eski ve son zamanlarda yine birlikte takılmaya başladığı yeni sevgilisi Chris Brown ile kaldıkları otelden ayrı ayrı çıkmalarına vurgu yaparak vermişler, ama baştan ayağa kızıla bürünmüş Rihanna'yı gözden kaçırmak ne mümkün!






Şimdi internette bir sürü blogda ve moda forumunda Rihanna'nın üstündeki kürk ceketin markası ve modelini keşfetmek için hararetli bir çalışma sürüyor. Eminim yakında netice alırız:) Ve eminim, bir hafta içinde bu kürk ceketi kim tasarladıysa, elindeki tüm stokları satıp bitirir... Bu zamanda moda kendini böyle sattırıyor.



Rihanna'nın kürk ceketine yakından bakacak olursak, öyle Rus samuru veya Blackglama vizon gibi über pahalı bir kürk değil. Zaten kimse böyle pahalı kürkleri kırmızıya boyamaya kıyamaz. Ceketin gövdesi mavi tilki kürklerin ucuz parçalarının birleştirilip boyanmasıyla yapılmış gibi duruyor. Hatta dikkatli bakarsanız, sağ ön bölümde diğer parçalara göre siyah tüylerin olduğunu göreceksiniz. O kısım gümüş tilki parçalarından olabilir. Gümüş tilki kürkünün siyah renkli uzun muhafız tüyleri boyayı genelde emmez ve rengini muhafaza eder. 

Tasarımın orjinal iki unsuru var. Biri, omuzlarda kabarık apolet gibi duran uzun tüylü kısım. Orası keçi kürkünden (postundan demek daha doğru aslında). Bir de yakası. Orası da yine sağ ön kısım gibi gümüş tilki kürkünden.

Kürk kalitesi olarak, GVGV tasarımı aşağıdaki kürk ceket bence Rihanna'nınkinden kat kat üstün, ama işte, sorun şu ki aşağıdaki ceketi Rihanna giymedi! 


31 Ekim 2012 Çarşamba

Gösterişli ve dikkat çekici: Gümüş tilki kürkü


Bu fotoğrafı nerede gördüm, nereden buldum bilmiyorum. Arşivi karıştırırken karşıma çıktı. Rusya'da bir metroda (St Petersburg? Moskova?) çekilmiş olmalı. Gümüş tilki kürkü, beyaz-gri-siyah skalasının tüm tonlarını dramatik bir şekilde yansıtan, gösterişli ve dikkat çekici bir kürktür. Bu güzel kadının üstündeki kürkün kocaman yakasıyla iyice bir gösterişli olmuş. Ama diğer taraftan, makyajı, saç stili ve başındaki siyah beresiyle feminen, romantik ve hanım hanımcık bir şıklığı yakalamış...

22 Ekim 2012 Pazartesi

Hayvan figürlü kazaklar



Son dönemde baykuş, tilki gibi hayvan figürlerinin adeta giyenin üstünden fırlarcasına kocaman yer aldığı kazaklar çok moda. Ama moda olan her şey gibi, burada da bir döngü sözkonusu. Bu kazaklar, özellikle moher yünden yapılanları, 1980lerde de pek bir revaçtaymış. İşte o dönemden kalma sevimli bir yavru köpeğin yer aldığı bir kazak.



Bunlar da kedi yavrularına yuva olmuş iki örnek. Moher yani tiftiğin kullanıldıkça artan tüylü, "fuzzy" görüntüsü bu kazaklarda kendini hemen gösteriyor. Ayrıca moher, çok güzel boya alan ve parlak-canlı renkleri çok güzel taşıyan bir yün. Bu yüzden bu kazaklar harika bir fon oluşturuyor ve hayvan figürlerinin iyice dikkat çekici bir şekilde ortaya çıkmasını sağlıyor.

Bu kazakların hepsi de İngiltere'de Ann Arundell'in tasarımları. Ann Arundell'in 1997'den bu yana hiç güncellenmemiş gibi duran bir web sitesi bile var!




Ben en çok bu sondaki tilki ve kurt başlı kazakları beğendim. Yolda yürürken karşıma böyle bir kazak giymiş biri çıksa bir anda ürkebilirim yani!

2 Ekim 2012 Salı

Siyah, beyaz, sade, kontrast...


Bu fotoğraf hangi tarihte çekilmiş olabilir? Bazen karşıma çıkan tarihini bilmediğim fotoğraflara bakarken bu soruyu sormayı ve cevabı üstünde düşünmeyi severim. Özellikle moda, dönemler, trendler, dönemlere göre değişen gözde renk/kumaş/desen/kesimler, saç kesimi, makyaj... gibi ayrıntılara dikkat kesilmek için birebirdir, tavsiye ederim.

Neyse ki yukarıdaki fotoğrafın sağ üst köşesinde 1961 tarihini görüyoruz. Bu fotoğrafı 1961'e sabitleyen nedir? Dizüstü etek boyu? Jile tarzı elbise? Çift taraflı kabanın deseni? Şapka? Bilemiyorum. 1960lar deyince aklıma Twiggy'den başlayıp çiçek çocuklara uzanan bir dizi imge geliyor. Ama ne Twiggy'yi ne de çiçek çocukları bu fotoğrafla bağdaştırabildim. Jackie, yani Jacqueline Kennedy? Evet, Jackie'nin tarzına bayağı bir uyuyor diyebilirim.

Öte yandan, modelin yüzü, gayet sade makyajı bana bir taraftan da 90ların minimalist modasını, Calvin Klein'ı hatırlatıyor. Moda böyle işte, 50 yıl geri, 30 yıl ileri...

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Kuştüyü kadar hafif üç harika elbise!


Blogumda vintage kıyafetlere ve bu kıyafetleri etsy, ebay gibi sitelerde satan satıcılara yer vermeyi seviyorum. Tinroofvintage adlı ebay satıcısını daha önce bir yazıya konuk etmiştim. Birkaç gün önce ne var ne yok diye bakınırken, bu satıcının ürünleri arasında, ortak noktaları kuş tüyü olan harikulade üç elbiseye rastladım ve Tataaa! işte burdayız!


Şu şifon maksi elbisenin güzelliğne bi bakın hele! Kocaman kuştüyü deseni bir taraftan çok basit diğer taraftan da son derece zengin ve sofistike. Daha da önemlisi, kuş tüyleri kumaşa öyle güzel yerleştirilmiş ki, insanı havalara uçuruyor adeta! Transparan sayılacak kadar ince tiril tiril kumaş da bu hafiflik hissine katkı yapıyor. Tabii manşetlerdeki gerçek kuş tüylerini unutmayalım. Ve sonuçta ortaya bu güzellik çıkıyor.


Model, uçları kıvırcık uzun sarı saçları ve bohem tarzıyla bana hemen Kate Hudson'u, özellikle de Almost Famous filmini hatırlattı.


İkinci elbisemizde desen yok. Sade, krem rengi bir kumaştan dikilmiş, ancak beldeki drape kemer ve V şeklinde göğüs dekoltesi elbiseye hareket kazandırmış. Tabii bu elbisenin asıl esprisi etek kenarları ve manşetlerdeki kuştüyleri.


Bu elbise de bana Katharine Hepburn'ün 1930lu 40lı yıllardaki klasik Hollywood filmlerindeki tarzını hatırlattı.

Öte yandan, bu elbiseye styling yapmanın son derece zor bir iş olduğunu farkettim. Düşünün, elbisenin kuştüyleri o kadar ön planda ki, hangi çantayla, ayakkabıyla, aksesuarlarla, nasıl kombinleyeceksiniz?


Üçüncü elbise, şal desenlerinin en görkemli halini altın parlaklığıyla sunuyor bize. Yine manşetlerde kuştüyleri... (DIY meraklıları, hadi, ne duruyorsunuz?!)


That's all for today, folks!

19 Haziran 2012 Salı

Vogue Haziran 2012 kapak turu!


Bu blog öyle bildiğiniz moda bloglarına pek benzemez! Bi kere düzenli güncellenen, binlerce takipçisi olan, her postu onlarca yorum alan, takipçilerine yüzlerce liralık hediyeler dağıtan popüler bir blog değil. Kendi halinde takılan bir blog. Sonra, iki üç celebrity fotosu, altına iki satır "Ben beğendim, ya siz?" yazıp geçip giden bir blog değil. Uzuuun uzuun okunası, Amazon Kindle e-kitap okuyucunuza yüklenilesi bir blog. Başka? Kürksever, kürk sever bir blog. O belli artık...

Ayrıca,   fikri takip mevzusuna takıntı derecesinde önem veren bir blog. Leopar desenlerini incelemeye başladı mesela, 70ler, 80ler, 90lar, 2000ler... diyerekten, bi leoparın evrimine, leopar fosillerine girmediği kaldı! Bir de, bazı aylarda dünyada çıkmakta olan 16-17 farklı Vogue edisyonunun kapaklarını karşılaştırmayı, modeller, stiller, fotoğraf, kapak kompozisyonu vs üzerine atıp tutmayı sever. Başka bloglarda zor bulursunuz...

Hadi o zaman, Haziran 2012 Vogue kapaklarını görelim hep birlikte. Haziran, karpuz kabuğunun suya düştüğü aydır. Okullar tatil olur, havalar ısınır, insanların içi tatil diye kıpırdanmaya başlar. Haliyle Vogue kapaklarında bolca güneş-deniz-kum üçgenine yer verildiğini görüyoruz. Yukarıda, ekonomik krizle boğuşan Yunanistan'da yayınlanan Vogue'un kapağında, Kanadalı buz kraliçemiz, Vogue Türkiyemizin ilk kapağını şereflendiren Jessica Stam'i görüyoruz. Jess Stam saçlarını siyaha boyatmış ve muhteşem olmuş! Müthiş bir poz, müthiş bir özgüven ve mükemmel bir kapak. 10 üzerinden 10 veriyorum!



Vogue Paris, mavi gökyüzü, turkuaz deniz, altın sarısı kumlar ve parlayan güneşin altında Brezilya'nın insanlığa büyük hediyesi Gisele Bundchen'i kapağa taşımış. Gisele bir heykel kusursuzluğundaki vicuduyla dudak uçuklatıyor. Ama insan bu kapağa bakınca yılları karıştırabilir. Gisele sözkonusu olunca bu kapak 2004 Haziranında da yayınlanmış olabilirdi pekala... Zaten amaç da bu herhalde. Zaman geçer, "ideole sexy healthy" Gisele geçmez. Vogue'dan çok Sports Illustrated Swimsuit Issue'ye yakıştırdığım bu kapağa benim notum: 6/10.


Vogue Deutsch da aynı modda. Sanki Gisele'in kapak çekimleri tamamlanmış, sonra aynı plajda aynı ekipmanla Caroline Murphy Alman Vogue'u için kamera karşısına geçmiş! Caroline mükemmel bronzlaşmış ve bana dolaylı yoldan Truva filmindeki Diane Kruger'i hatırlattı, ama bence vasat bir kapak. Notum: 5/10.


Şu günlerde Ankara Shopping Fest'in yüzü olarak başkentin her tarafında yeni ergen genç kız naifliğindeki çok kötü bir fotoğrafıyla boy gösteren Doutzen Kroes Vogue Çin kapağında seksapelini konuşturmuş. İlginçtir, Yunanistan ve Paris Vogue'larındaki gibi burada da kapak konusu "Healthy Living" yani sağlıklı yaşam. Doutzen'i görünce zaten koşu bandındaki gibi kalp atışlarım hızlandı, nefesim sıklaştı benim! Bu kapak için benim notum: 7/10.


Vogue Türkiye kapağında bir kusursuz güzel, Constance Jablonski var. Türkiye edisyonu, mükemmel kapaklar serisine devam ediyor, bravo! Navy blue-gold elbise çok asil durmuş. Söylenecek fazla söz yok. Benim notum: 9/10.


Şu günlerde Muson yağmurlarını bekleyen Hindistan'daki Vogue edisyonunda güneş-deniz yok, ama Bollywood yıldızlarından Deepika Padukone kapağı bir mayo ile süslemiş. Şöyle geriye dönüp bir düşünüyorum da, galiba bu Vogue kapak karşılaştırmalarında en düşük notları çoğu zaman Hindistan ve Tayvan edisyonlarına vermişim, belki onları Portekiz, Japonya, Meksika/Latin Amerika takip ediyor olabilir. Acaba Hintlilere karşı bir önyargım mı var, yoksa ırkçı mıyım diye çok düşündüm, ama bu kapak cidden kötü  bea! Renkler tam bir karmaşa, Deepika'nın pozu 80lerin Ahu Tuğba-Banu Alkan pozlarını hatırlatıyor falan filan... Benim notum: 4/10.


Vogue Rusya kapağında Rus güzel Natalia Vodianova var. Hemen söyleyeyim, bazı ülkelerin Vogue edisyonlarında sanki adı konmamış bir kural var, kendi ülkelerinden çıkan mankenlere ağırlıklı olarak yer veriyorlar. Vogue Rusya'da Rus modellere, Vogue Brezilya'da Brezilyalı modellere, Vogue Hindistan'da Hintli model ve Bolywood yıldızlarına, Vogue Çin'de Çinli modellere rastlama olasılığınız diğer Vogue'lara göre epey bir yüksek.

Unutmadan belirtmem gereken diğer bir konu, yukarıda Yunanistan kapağında Jessica Stam'i fotoğraflayan fotoğrafçı Koray Birand ve Rusya kapağının fotoğrafçısı da yine bir Türk: Cüneyt Akeroğlu. Birazdan Mert&Marcus ikilisini göreceğiz bir başka kapakta. Yani Türk fotoğrafçılar açısından verimli bir ay.

Natalia'lı kapağa dönecek olursam, herhalde sadece saçını beğendim diyebilirim. Bana Lady Di'yi hatırlattı. Biraz da onun hatırına notum: 5/10.


Tam da yukarıda sözünü ettiğim şekilde, Vogue Brezilya'nın kapağında Brezilyalı Isabeli Fontana'yı görüyoruz. Brezilyalı olsun da, ha Isabeli Fontana olmuş, ha Caroline Trentini, ha Gisele Bundchen, ha Adriana Lima, ha Alessandra Ambrosio olmuş farketmez canım! Bu arada, Brezilyalı hatunların Victoria's Secret showlarında ezici bir üstünlükleri olduklarını hatırlıyoruz... Sadede, yani kapağa gelecek olursak, şeker pembesi-somon-gül rengi arka plan ve logo ile blue jean bence harika bir renk uyumu yakalamış. Jean gömleğin boncuklu omuz süslemeleri de çok güzel. Fotoğraf, Canon DLSR reklamlarına yakışır keskinlikte. Velhasıl güzel kapak... Benim notum: 7/10.


Vogue Avustralya kapağında kusursuz güzellikteki yüzü ve mükemmel vücuduyla Daria Werbowy var. Daria, Eniko Mihalik, Candice Swanepoel, Alessandra Ambrosio, Adriana Lima... Zaten kapağa böyle bir süpermodeli koyunca, maça 1-0 önde başlıyorsunuz. Bu hatunlara çuval giydirseniz yakışır. Daria'nın ceketi çok şık, ama mayo üstüne giyilince styling pek bir zayıf kalmış. Sonra bronz tenin üstüne aynı tonda yazılar ve logo, birbirlerini boğmuş. Daria çok güzel, ceketi güzel ama kapak maalesef zayıf. Benim notum: 6/10.


Vogue Japonya, kapağa Candice Swanepoel'i koyarak maça 1-0 önde başlamış, ama parıltılı elbisesi bana bizim assolistlerimizi hatırlattı maalesef. Petek Dinçöz'e çok yakışır bu elbise mesela! Başka bir söz söylememe gerek var mı? Benim notum: 5/10.


Vogue Meksika kapağında Çek Cumhuriyeti'nden Karolina Kurkova. Pullu işlemeli body'si güzel, ama makyajı sıradan, hele ruju! Styling? Ben pek göremedim kendilerini...


Bu alternatif kapak mesela, diğerine göre çok daha etkileyici. En azından Karolina'nın yüzünde bir anlam, bir ifade var. Alternatif kapaktan dolayı notu yükseltiyorum: 6/10.


Euro 2012'de Van der Vaart'lı, Van Percie'li Hollanda takımı hayal kırıklığı yarattı, ama bir başka Van, Guinevere Van Seenus, milli manken kontenjanından çıktığı Vogue Hollanda kapağında feminen ve romantik bir güzellik sergiliyor. Bu kapak benden, 10 üzerinden 8 alır.


Vogue İtalya, şarap misali yıllandıkça eskimeyen, unutulmaz sinema oyuncusu Isabella Rossellini'yi kapağa taşımış. Steven Meisel usta fotoğraflamış. Bu insanın içini ısıtan gülüşe 10 üzerinden 7'den aşağısını vereni döverler...

Kraliçe Elizabeth'in tahta çıkışının 60. yılını kutladığı, bir ay sonra Londra'da olimpiyatlara ev sahipliği yapacak olan İngiltere Vogue kapağına bu ay herhalde ancak İngiliz modasının kraliçesi Kate Moss yakışırdı. Nitekim altını hedefleme başlığıyla çıkan bu sayıda Moss altın sarısı parıltısı içinde altını hak ediyor. Benim notum: 8/10.


Olimpiyat ateşi kaptan gemisi edisyonu Vogue Amerika'yı da sarmış, ama Amerikan olimpiyat takımından kaslı (muhtemelen yüzücü) bir erkek sporcu, yanında modasal esinti anlamında drapeli mayolarıyla iki kadın sporcu ile moda dergisi kapağı O-LA-MAZ! Anna Wintour ne derse desin, bu kapak benden geçer not A-LA-MAZ! En fazla vereceğim, 10 üzerinden 4tür.

Sizi bilmem ama ben yoruldum, ama Vogue kapakları bitmedi. Aşağıda yer alan Kore, Portekiz, İspanya ve Tayvan kapaklarını da bizahmet siz değerlendirin!

Gördüğünüz gibi benim bu ayki favorim Jessica Stam ile Vogue Yunanistan kapağı. Constance Jablonskili Türkiye, Kate Moss'lu İngiltere, Guinivere Van Seenus'lu Hollanda kapakları diğerlerinden bir adım öne çıkıyor.