30 Nisan 2010 Cuma

Türk rengi Turkuaz, Kıymetini Bilelim!


Frenkler Turquoise diyorlar, yani Türk rengi. Renk bizim adımızla anılıyor ama biz rengin Frenkçe adı Turquoise'i kullanıyoruz, Turkuaz veya Turkuvaz diyoruz. Gök mavisiyle orman yeşili arasında sonsuzluğa kapı açan, bizi, ülkemizi anlatan bu rengin kıymetini biliyor muyuz? Bu soru aklıma, iki hafta önce sizlere sözünü ettiğim Sotheby's müzayedesini izlerken takıldı kaldı.

Müzayedeyi izlerken sıra, yukarıda ayrıntısını gördüğünüz 16. yüzyıl Osmanlı dönemine ait minicik bir mücevher kutusuna geldi. Evet, yukarıdaki fotoğrafa bakınca, bu nedir, ne işe yarar, ne büyüklüktedir, anlaşılmıyor. Gösterişli bir kalkanın göbeği olabileceği gibi, bir tavan bezemesi veya bir ahşap oyma sehpanın üstü de olabilir, ama bu fotoğraf, yaklaşık 17 santim uzunluğunda, 9 santim genişliğinde ve 3 santim yüksekliğinde bir mücevher kutusuna ait. İçine bir Ipad bile sığmayacak kadar küçük ama muhteşem işlemeleri olan nadide bir kutudan söz ediyorum.


Katalogda 500 ila 700 bin sterlin gibi tahmini bir değer biçilen bu kutu için açık arttırma başladı. 200, 300, 500, 700 bin sterlin diye fiyat arttıkça artıyor, biz de merakla izliyoruz. Derken 1 milyona, 1 buçuk milyon sterline ve sonunda 2 milyon sterline kadar yükseldi. Müzayede evinin komisyonuyla birlikte tam 2 milyon 393 bin 250 sterline, yani yaklaşık 5 buçuk milyon TL'ye satıldı bu mücevher kutusu!

Sotheby's web sitesindeki katalogda bu kutudaki işlemeler, kullanılan değerli taşlar, sanat tarihi açısından önemi konularında ayrıntılı bilgiler yer alıyor, onlara hiç girmiyorum, çünkü ben bu Turkuaz taşının rengine vuruldum!

Bu rengin Türklerle özdeşleştirilmesinin bir nedeni yarı-değerli Turkuaz taşı ise diğer nedeni, meşhur İznik çinileri olmalı. Sotheby's müzayedesinde, 16. yüzyıldan kalma nadide İznik çinileri de açık arttırmaya sunuldu. İznik çinileri genelde mavi renkleriyle hatırlanır, Sultanahmet Camisi'nde Batılıların "Blue Mosque" demelerinin ardında çinilerin mavisi yatar, ama bakın, aşağıdaki enfes bir çini parçası bizi nasıl yeşile doyuruyor.


 23.5 santimlik bir kare olan bu çini karonun 229 bin sterline (yaklaşık 500 bin TL) alıcı bulduğuna inanabilir misiniz? Şüphesiz bunun nedeni, 16. yüzyıldan kalma bir İznik çinisi olmasının ötesinde, sıradışı deseni ve çok nadir rastlanan yeşil rengi olmalı. Bu desen ve renk bir ipek eşarp veya kravata çok yakışacağı gibi, ev tekstilinde de çok şık duracaktır.

Yeşille başlamışken, maviye uzanmadan, şu yukarıdaki 18. yüzyıl başlarından kalma tüfeğin dipçiğindeki işlemelere, hele o yeşil rengin güzelliğine bakar mısınız?

Yukarıdaki çini karoyla aynı dönemden kalma 15x33 cm ebatlarında iki kenar karosunu görüyoruz aşağıda. Renk ve desenleri daha tanıdık bu iki karo yaklaşık 80 bin TL'ye alıcı bulmuş. THY'nin de bolca kullandığı lale desenlerini, Lale Devri'nden 140-150 yıl öncesine ait bu karolarda görüyoruz.


Sotheby's müzayedesinden size son olarak göstermek istediğim çini, yine aynı dönemden bir çini tabak. Ama öyle tabak deyip geçmemek lazım. Ortadaki turuncu çiçeklerin yapraklarına bir bakın, her biri tek tek nasıl boyanmış, her yaprakta renk yoğunluğu yaprağın ortasından kenarlara doğru nasıl değişiyor? Statik gibi duran ögeleri yakından inceleyince, doğal bir hareket taşıdıklarını görüyoruz. Olağanüstü! Çerçevedeki yuvarlak spiral desenler basmakalıplıktan Picasso'nun fırçası kadar uzaklar!



Şimdi size şu soruyu sormak istiyorum. Kapalıçarşı'da herhangi bir hediyelik eşya dükkanına gittiğinizde yukarıdaki çinilere benzeyen renk ve desenlerde yüzlerce, binlerce ürünle karşılaşıyorsunuz. Peki bunları farklı kılan ne?

Sotheby's müzayedesindeki Turkuaz eserler arasından sizlere son olarak, 19. yüzyıl sonlarında İstanbul'da Yıldız Sarayı içindeki Porselen Fabrikası'nda üretilen bir yemek takımını göstermek istiyorum. II. Abdülhamid bu yemek takımını Alman Kayzeri II. Wilhelm'e hediye etmiş. Bu yemek takımı ise yaklaşık 85 bin TL'ye satılmış.
"Turkuaz rengi nedir?"diye soracak olursanız cevabım şu olur: İşte bu yemek takımının mavileriyle yeşili arasında bir yerdir!

Turkuaz'a Türkiye'nin tanıtımı için Kültür Bakanlığı'nın hazırladığı afişlerde, Türk Hava Yolları uçaklarında, Türk mallarının kalitesini vurgulamak için kurulan Turquality programında, milli takım formasında yer verilmesi çok doğru, ama Turkuaz maviyle yeşil arasında öyle bir deniz, öyle bir gök ki kıymetini bilmek için ne kadar çok ve sık kullansak az.

14 Nisan 2010 Çarşamba

Louboutin'i, Blahnik'i, Choo'yu unutun, Ayakkabı Sultanlarına bakın!

Evet, başlıkta haykırdığım gibi, Louboutin'i, Blahnik'i, Choo'yu (en azından bir an için!) unutun ve bu, yaklaşık iki yüz yıl yaşındaki bir çift ayakkabının güzelliğine kaptırın kendinizi. 19. yüzyıl başlarından kalma bu ayakkabı kimbilir hangi seçkin Osmanlı kadınının ayaklarını süsledi? Topuklarına kadar kadife kumaşla kaplı olmasına mı hayran olayım, bordo-altın sarısı renk uyumuna mı, o gümüş simli işlemelerindeki çiçek desenlerinin zarafetine mi, yoksa asil ve mağrur duruşuna mı?

Bu ayakkabı sultanları, bugün, hem de birazdan (14 Nisan 2010, saat 10:00) Londra'da, Sotheby's müzayede salonunda açık arttırmaya çıkacaklar. 6500-1000 TL gibi bir fiyat biçmiş eksperler, nasıl olur, bu güzelliğe ben paha biçemedim!

7 Nisan 2010 Çarşamba

İspanyol Desigual'de parlayan Akdeniz güneşi, mavisi, yeşili...

İspanyol Desigual markasını duymuş muydunuz? Ben birkaç gün önce tanıştım bu markayla, ve ilkbahar yaz sezonu için hazırladıkları rengarenk kıyafetlere hayran oldum. Şu elbiselerin güzelliğine bakar mısınız?

Soldan sağa elbiselerin adı Etnicolor, Giorgi, Mala ve Hellen. Renkler insanın içine yazın sıcaklığını düşürecek kadar canlı, desenler kıpır kıpır, kesimler şahane! Daha ne isteyebiliriz? Tabii ki bu enfes parçalara yakından bakmayı!
Yetmezz! Kumaşların renk ve desenlerine daha da yakından bakmalıyızz!
Daha pek çok şahane elbise var Desigual kolleksiyonunda, hepsi birbirinden güzel.
Elbiselerin yanısıra çok hoş, feminen tunikler de dikkat çekiyor.

Yukarıda soldaki salaş süveterin renkleri, kesimi süper! Bu şekilde mayo-bikini üstüne giyilirse çok can yakar, ama ben düz beyaz bir tişört ve açık mavi bir kot pantolon ile çok güzel duracağını düşünüyorum. Sağdaki elbisenin üstündeki Japon kadın resmi dikkatinizden kaçmış olabilir, aman dikkat, çok tatlı!

Bir de, elbise ve tuniklerdeki canlılığı aynen taşıyan yağmurluk/kabanlar var. Üsttekini özellikle beğendim. Bu yağmurluğun parlak kumaşı, kırkbohça (quilt) tarzı farklı kumaşların biraraya getirilmesi, hele arkadaki göz deseni harika. Alttaki yağmurluğun puanlı deseni çok daha sade ama bir o kadar da asil durmuş.


Desigual'in web sitesine baktım, Türkiye'de İstanbul YKM Cevahir ve YKM Galleria'da satılıyor görünüyor, kendi şubesi yok, ancak İsveç merkezli bubbleroom.se sitesinde Desigual'in ürünleri online satılıyor. Fikir vermesi açısından, elbiselerin fiyatları 100 Euro, tunikler 60-70 Euro, kabanlar 300 Euro civarında. İyi bir terzisi olanlar ve kaliteli kumaşlara erişebilenler için güzel fikirler var Desigual'da...