27 Şubat 2013 Çarşamba

Prada herkese uyar!


Prada için çekilen "Bir Terapi" adlı bir kısa filme rastladım, Roman Polanski yönetmiş, Helena Bonham Carter ile Ben Kingsley de oynamış.



Filmde Ben Kingsley, bir psikolog veya psikiyatrı canlandırıyor. Filmlerden, kitaplardan bildiğimiz psikiyatr arketipine mükemmel uyuyor Ben Kingsley, insanın aklına hemen Freud geliyor. Muayenehanesi de öyle; klasik döşenmiş, deri koltuklar, ciltli kitaplarla dolu kütüphane, hastanın uzanacağı kanepesiyle ikonik bir mekan.


Helena Bonham Carter, Kingsley'in hastası güzel ve zengin kadını oynuyor. Muayenehaneye hışımla giriyor; bekletilmeyi sevmeyen, bekletilmeye alışık olmayan güçlü bir kadın o.


Bu bir Prada filmi, dolayısıyla Helena Bonham Carter, baştan ayağa Prada giymiş. Ayakkabısı, çantası, ipek saten bluzu... Ve tabii, lila rengi kürkü.


Helena kanepeye uzanmadan evvel, rahatlamak için ayakkabılarını çıkarıyor, bu sırada biz de Prada marka olduklarını görüyoruz.


"Nerde kalmıştık?" diyerek hikayesini bir önceki seansta kaldığı yerden anlatmaya başlıyor hemen... Biz de lila rengi bluzu, incileri, küpesi, rujuyla, onun şık ve elegan bir kadın olduğunu anlıyoruz. Artık zengin kocasıyla artık yürümeyen evliliklerini mi anlatacak, yoksa yaşadığı varoluşsal açmazları mı, bilinmez...


Ama Ben Kingsley, bir türlü Helena'nın anlattıklarına konsantre olamıyor. Çünkü onun dikkatini başka bir şey çekmiştir...


Evet, evet, bu az konuşan, ağır başlı psikiyatrın dikkati Helena'nın içeri girerken fırlatırcasına askıya astığı, Prada marka kürk mantosundadır; n'apsın Helena'nın dertlerini!


Bu, bir vizon manto. Daha önce blogda örneklerini bolca gördüğümüz şekilde kürk parçaların yatay şekilde çalışıldığı bir model. Muhtemelen mavi iris adlı vizon cinsinin lila rengine boyanmasıyla yapılmış. Ama büsbütün lila rengini almamış kürk; orjinalinde siyah renkli tüyler renklerini korumuşlar. Yakası ise gümüş tilki. Oldukça gösterişli bir yaka.

Daha sonra ne olduğunu ben anlatmayayım, siz 3 buçuk dakikalık videoyu izleyerek kendiniz görebilirsiniz:)

Film, "Prada Herkese Uyar" sloganıyla sona eriyor. Prada herkese uyar mı, uyar!

22 Şubat 2013 Cuma

Michael Kors'un kamuflaj desenli kürkleri




Michael Kors'u nasıl bilirsiniz? Evet böyle pattadanak sorunca biraz garip oldu, sanki adam ölmüş de cenazesindeymiş gibi, Allah kendisine uzun ömürler versin! Michael Kors'u ben ilk defa, 2005 sonbahar-kış defilesinde Caroline Trentini'nin giydiği o muhteşem Arktik tilki kürkü mantoyla tanımıştım. Sonraları, Project Runway'de epey izledik kendisini. Michael Kors'u ben tam bir "American designer" olarak görüyorum. Modanın sanatsal, "cutting edge" taraflarına fazla takılmayan, giyilebilir ve satılabilir parçalar üreten, ticari zekası yüksek bir tasarımcı MK. Bunu özellikle Amerika'da olduğum dönemlerde daha iyi anlıyorum. Macy's, Nordstrom, Neiman Marcus gibi büyük mağazalarda "designer" bölümlerinde Michael Kors'un epey geniş bir bölümü oluyor. Ama bu mağazalarda, defilelerde tanıtılan Michael Kors kıyafetlerinin yanısıra, tek özelliği MK markasını taşımak olan, daha düşük kalite ve fiyatta bir sürü ürün de yer alıyor. Adeta Michael Kors, "Designer bir şeyler alayım ama çok da para harcamayayım" diyen Amerikan kadınlarının marka zevklerini tatmin etmeyi düşünmüş ve böyle bir stratejiye gitmiş. 

Michael Kors'u trend yaratan değil trendleri çok iyi izleyen ve uygulayan bir modacı olarak karakterize ederim ben. İşte son defilesindeki kamuflaj desenli kürkler bunun çok güzel bir örneği bence. Kors oturmuş, düşünmüş "Kamuflaj desenler şu sıralar gündemde, ortalık military trendle yıkılıyor, o zaman ben ne yapayım?" demiş. E tabii silahlara düşkün Amerika'da bolca bulunan "Army Surplus Store"larda 10 dolara satılan askeri ceketleri, kabanları aynen üreterek para kazanması mümkün değil. Eskiden beri Michael Kors iyi kürk tasarımlarıyla öne çıkmıştır. Buradan kamuflaj desenleri kürklere uygulayama fikrine ulaşması çok zor olmamıştır.


Kamuflaj desenli bu paltoya yakından bakalım. Burberry'nin leopar desenli vizon kürklerinden söz ederken vurguladığım noktayı burada da görüyoruz. Farklı renklerdeki kürk parçaları arasındaki çizgiler gayet net, fluluk yok. Eğer kamuflaj deseni yukarıdan boyayla kürke uygulansaydı, böyle olmazdı, aradaki geçişler flu olurdu. Çünkü kürk, kumaş gibi iki boyutlu değildir, üç boyutludur. Tüylerin belli bir uzunluğu vardır, ve doğal bir eğimleri vardır. Boyamaya kalktığınızda, renk geçişlerinin olduğu bölgelerde tüyün ucuyla kökü farklı renkte olacaktır. Michael Kors, kürk parçaları ayrı ayrı kamuflaj renklerine boyamış, sonra bu parçaları deseni oluşturacak şekilde kesmiş. Son olarak da parçaları birleştirmiş. Dikkat ederseniz bazı geçişlerde bir uzunluk farkı da görülüyor. Emek isteyen bir iş, ama bu şekilde çok daha güzel görünüyor ve sonuçta daha pahalıya satılacak bir ürün ortaya çıkmış oluyor.


Tabii Michael Kors'u o kadar hafife almayalım; kamuflaj desenden yola çıkınca, kahve-yeşil tonlarının hakim olduğu "karacı" kamuflajından, içinde mavilerin de geçtiği "havacı" kamuflajına ulaşmak onun tasarımcı olarak bu trende yaptığı özgün katkı diyebiliriz:) Ayrıca kullandığı saks mavisine yakın mavi renk, kolleksiyonundaki diğer parçalarda da yer alan bir renk; böylece renk paleti olarak da bir kolleksiyon bütünlüğü yakalamış oluyor.


Bu anorak-kabana yakından bakınca, yine bir puzzle gibi farklı renklerdeki kürk parçalarının biraraya getirildiğini görebiliyoruz. Michael Kors'un kullandığı kürk, Burberry gibi vizon kürkü. Daha üniform bir görüntü elde etmek için Burberry'deki gibi traşlanmış (sheared) vizon kullanmış Kors.


Aynı desen, parlak saten kumaş üstünde böyle duruyor.


İlk bakışta bu parçanın ön tarafında kemerle tutturulan uçlar sanki atkı veya etolmüş gibi duruyor, ama aslında bu bir tür bolero. Atkı veya şal deyince aklıma, Louis Vuitton'un LV armasının benzer şekilde işlendiği vizon kürkten mamul şal ve etolleri geldi. Michael Kors bu kamuflaj desenli kürkleri atkı veya etol olarak kullanmayı nasıl düşünememiş, hayret!

21 Şubat 2013 Perşembe

Trend alert: Siyah-beyaz desenler kat kat!


Yazının başlığı biraz garip oldu, biliyorum:) Sadece, şu son moda haftaları maratonu sırasında sokak modası, defileler derken böyle siyah-beyaz keskin hatları olan küçük desenlerin kat kat kullanıldığı birkaç enstantane yakaladım, ilgimi çekti sizinle paylaşmaya karar verdim..

Önce, Miroslava Duma'yı New York Moda Haftası sırasında bir gün bu kat kat kazayağı desenli kıyafetle gördüm. Çarpıcı bir desen, bir de böyle hem bluz hem kabanda kullanılınca dikkat çekmemesi mümkün değil.


Miroslava ilk karede, güneş gözlüğüyle gayet cool, biraz tepeden bakan bir pozdaydı, bu sefer romantik hülyalara dalmış bir pozda. Kabanın siyah deri yakası ve siyah çoraplar, siyah-beyaz kontrastını iyice vurgulamış.

Benzer bir konsepti birkaç farklı defilede görünce dikkatimi çekti. Önce Tom Ford'a bakalım.




Tom Ford kazayağı deseni kullanmamış, ama onun desenleri de siyah-beyaz keskin bir kontrasta sahip, ayrıca zigzaglar, V'ler, keskin geometrik şekiller ve hatlarla dolu. İlk karede, üstteki parça bluz değil bir ceket de olabilir. Tabii Tom Ford kolleksiyonunda daha başka bir sürü hikaye vardı, biliyorum, ama bu siyah-beyaz desenler de epey dikkat çekiciydi.


Tom Ford gibi Issa kolleksiyonunda da siyah-beyaz keskin desenler bolca yer bulmuşlar kendilerine. Cara Delevigny bu sezon podyumların kraliçesi oldu resmen, kaç defileyi açtı, kaçını kapattı saymak zor. Tabii yukarıdaki kıyafette tam bir siyah-beyaz renk kontrastından söz edemeyiz. Beyaz yerine gri, kül veya duman rengi gibi bir rengimiz var, daha sofistike bir desen, ama elbisenin siyah kazağın üstünde olması, benim adlandırdığım trendin kat kat olma yönüne uyuyor.


Issa burada tüvit kumaşların V (chevron) desenine yaklaşmış, ama V'ler epey büyük, ayrıca tekdüze değil, arada büyüyüp küçülüyor ve bu da siyah-beyaz desenin kat kat olması mantığına yakın bir tasarım fikri.





Defilenin kapanışında tasarımcı selamlamaya kolleksiyondan bir kıyafetle çıkıyor, Cara'yla yanyana, siyah-beyaz desenlerin kat kat cümbüşünü görüyoruz:)



Şimdi Milan'da Angelo Marani defilesindeyiz. Siyah beyaz desenler yine kat kat karşımıza çıkıyor, ama Angelo Marani V'li bluzun üstüne leopar desenini siyah-beyaz olarak kullanmayı tercih etmiş. Bir moda editörü olsam, bu üç kolleksiyondan parçaların yer aldığı siyah-beyaz fotoğraflanmış bir editoryalin planlarını hemen yapmaya başlardım...

19 Şubat 2013 Salı

Burberry defilesi ön sıradan notlar


Burberry'nin dünkü sonbahar-kış 2013-14 defilesine katılan ünlüler, özellikle Burberry'nin "yerli celebrity" kontenjanından defileye götürdüğü Nil Karaibrahimgil ve Buse Terim hakkında Moda ve Sosyete'nin yazdıklarına ekleyecek fazla bir şey yok. Nil'in trençkotunun boyu ve ayakkabı seçimine getirilen eleştirilere katılıyorum, ama bence pembe metalik trençkot enfesti ve Nil'e çok yakışmıştı, başındaki kuştüylü bandı da çok güzeldi.

Ben bu yazıda asıl, Burberry PR departmanının ön sıraya nasıl dizilecekleri konusunda saatlerce kafa patlattığından emin olduğum ünlülerin defile sırasındaki hallerinden söz etmek istiyorum. Bu arada, Burberry ön sıraya kimleri oturtmuş sorusu da cevabını kendiliğinden bulacak.

Yukarıdaki görselde ön sırada soldan sağa süpermodel (ve Jason Statham'ın sevgilisi) Rosie Huntington-Whiteley, Hintli oyuncu ve model Frieda Pinto, İngiliz şarkıcı Rita Ora, Hollywood yıldızı Kate Beckinsale ve kızı Lily Mo Sheen'i görüyoruz


Rosie Huntington-Whiteley'in takımının Gucci ilkbahar-yaz 2013 kolleksiyonundan olduğunu okumuştum bir yerde. Kıyafet harika ama Rosie defile esnasında başka alemlere dalmış gibi. Frieda Pinto geçit resmi yapan mankenlere konsantre olmuş, Rita Ora ise güneş gözlüklerinin arkasına sığınmış...



Solda başlarsak, Inglorious Basterds filminden tanıdığımız oyuncu Melanie Laurent, Çinli oyuncu Zhao Wei, Güney Koreli oyuncu Kim Hee-sun ve BBC'nin dönem dizisi Downton Abbey'den Michelle Dockery'yi görüyoruz Rosie'nin solunda. Oyuncular ağırlıkta gibi görünüyor, değil mi? Melanie Laurent'ten Michelle Dockery'ye kadar dört oyuncu da nefis Burberry trençkotları çok güzel kombinlerde giyiyorlar bence.



Çin ve Kore ekonomilerinin gelişmesiyle birlikte lüks moda markaları için Çin ve Kore giderek daha önemli pazarlar haline geliyor. Çinli oyuncu Zhao Wei ile Güney Koreli oyuncu Kim Hee-sun sadece ön sıraya oturmakla kalmadılar, defileden sonra Christopher Bailey kendileriyle özel olarak ilgilendi.

Bir de, söylemeden edemeyceğim, Rosie Huntington-Whiteley'in podyumda da sıkça yaptığı bir dudaklarını büzüp seksi poz verme hareketi var, burada da dudaklarını öylece büzmüş, evet seksi bir poz ama Rosie bu pozu abartıyor bence ve artık bana itici geliyor!


Bu uzaktan çekim kare bize ön sıradan arkaya doğru tam bir moda hiyerarşisi resmi veriyor. Eminim endüstrinin içinden biri bu kareyi çok daha iyi yorumlayacaktır, ama ben sadece basamaklar yükselip sahneden uzaklaştıkça hiyerarşide alt basamaklara inildiğini söyleyebiliyorum...



Solda İngiliz oyuncu ve model Gabriella Wilde kendisine çok yakışan metalik mavi peleriniyle, sağında Amerikan reality TV yıldızı ve cemiyet hayatından moda zevkiyle tanıdığımız, sokak modasının önde gelen isimlerinden Olivia Palermo düşüncelere dalmış...


Burada Gabriella Wilde, metalik mavi pelerinli enfes kombiniyle gözlerimi kamaştırıyor ve bir "detour" yapıyorum, kusura bakmayın:)




Mavi pelerin artı yeşil çanta turkuaz eder, turkuaz da biz Türklerin rengidir, di mi? :)


Brezilyalı oyuncu ve model Alline Moraes'in dantelli trençkotuyla harika görünüyor. Burberry ön sıra celebrity listesini çok sağlam oluşturmuş ve ortaya çok güzel trençkotlu kombinler çıkmış.



Brezilyalı oyuncu Alice Braga, Alline Moraes ile birlikte Burberry'nin dünya fethini amaçlayan PR kampanyasının Latin Amerika ayağını oluşturuyor. Ama Alice Braga'nın kıyafeti, makyajsız yüzü fazla günlük, fazla basit kaçmış, hele Alline Moraes'in Isabel Goulart'ı hatırlatan bebek yüzü yanında...


Ön sıra davetlileri arasında, 1980lerin en sevdiğim mankenlerinden Yasmin Le Bon'u görünce biraz şaşırdım, ama çok da sevindim tabii.


 

Son olarak, defile sırasında gözüme en çok takılan isme geldik. Defile sırasında twitter'da, "blogger Peony Lim" diye yazmıştım, ama bugün baktım, Peony hala New York'ta, New York Moda Haftası'nın Londra'yla çakışan son günlerini izlemekle meşgul. "Eğer bu uzakdoğulu güzel Peony Lim değilse kim?" diye araştırmaya koyuldum. Meğer, Tayvanlı celebrity Yun Yun Sun imiş.

18 Şubat 2013 Pazartesi

Burberry'nin leopar desenli vizon kürk trençkotları


Bu akşam, geçen yıl olduğu gibi yine Burberry defilesini internetten canlı izledim. Defilenin başlangıcında, ilk sırada oturanlar arasında Miroslava Duma ve sokak modası fotoğraflarının vazgeçilmez isimleri dikkatimi çekti ama blogger Peony Lim, olağanüstü tarzı ve güzelliğiyle hepsini gölgede bıraktı bence. Bu yıl Cara Delevigny fırtınası esiyor podyumlarda, ama Burberry Cara'yı birinci değil ikinci model olarak çıkardı. Defileyi izleyen herkes gibi benim de dikkatimi, bordo ve camel renkli ama özellikle de leopar trençkotlar, kabanlar çekti.

Burberry son bir iki yıldır olduğu gibi yine defilenin hemen ardından ürünleri satın alma (ama teslimat için Eylül'e kadar bekleme) seçeneği sunuyor. Burberry sitesine girip alışverişe başladığımda beni hoş bir sürpriz bekliyordu. Defileyi izlerken "leopar desenli trençkot" deyip geçtiğim parçaların en göze çarpanlarında traşlanmış (sheared) vizon kürkü kullanılmış ve leopar desen bu kürk üstüne basılmıştı.

Blog arşivime şöyle bir baktım, iki yıl önce de Burberry'nin kürk tasarımları üstüne "Burberry'nin beyaz kürkleri ve kürk olmayan kürkleri" başlıklı bir yazı yayınlamışım. Eh, hadi şimdi de bu leopar desenli vizon kürkleri inceleyelim:)


Yakından bakınca leopar desenin ne kadar mükemmel bir şekilde gerçekleştirildiğini görüp hayran olmamak elde değil. Zaten Burberry'nin tüm ürünlerinde işçilik ve kullanılan malzeme kalitesi en üst düzeyde. Bu anlamda Burberry, Hermes, Gucci, Prada gibi moda dünyasının en lüks markalarıyla birlikte, en tepede yer alıyor. Bu listeye Dior ve Chanel gibi markalar da eklenebilir ama ben daha yakından tanıdığım ve bildiğim markaları yazdım:)

Bu da bir önceki kabanın, üst tarafı leopar desenli vizon, alt tarafı camel rengi kaşmir kumaş çalışılmış bir varyasyonu. Beldeki ince kemerin güzelliği de gözümüzden kaçmıyor tabii:)



Şimdi, Burberry'nin vizon kürk üstüne leopar desenleri nasıl yaptığı sorusunu derinlemesine ele alalım. Önce, vizon kürkün traşlanmış (sheared) olduğunu belirteyim. Bu şekilde, uzun muhafız tüyleri alınıyor ve geriye, kadife gibi yumuşacık bir dokusu olan, aynı zamanda sık dokulu ve uniform uzunlukta bir kürk kalıyor. Bu kürk her türlü desen uygulamasına çok müsait, ki Michael Kors defilesinden benzer bir örneği en kısa zamanda bir başka yazıya konuk edeceğim.

İkinci olarak, siyah desenlerin camel/kahve bölümle arasındaki geçişlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Siyah desenlerin dış kenarları çok iyi tanımlanmışken iç kenarlarında bir fluluk (fuzziness) görülüyor. Bu da benim Burberry'nin kürk üstüne leopar desenleri nasıl uyguladığı konusundaki teorimin temel dayanağını oluşturuyor.

Bence Burberry, leopar deseni baskı şeklinde kürke uygulamamış. Traşlanmış vizon kürk parçaların bir kısmını camel rengine diğer kısmını da siyaha boyamış ve leopar deseni oluşturacak şekilde kürkleri kesmiş! Sadece siyah kısımların ortasındaki camel renkli bölümleri baskı yapar gibi siyah renkle birlikte boyamış, bu nedenle siyah bölümlerin iç kenarları flu görünüyor. Yukarıdan boyayı uygulayınca, tüylerin üst kısımları boyanıyor, ama iki farklı renk tüylerin diplerine aynı şekilde net olarak sirayet etmiyor.  Dış kenarları gayet net, çünkü siyah ve camel renkli tüyler ayrı ayrı boyandıkları için baştan sona o renkleri almışlar ve dolayısıyla aralarındaki renk geçişleri çok keskin ve belirgin.


Yazıyı sonuna kadar okumayı bekleyemeden hemen Burberry web sitesine koşup sipariş vermeyi düşünüyorsanız, size kötü bir haberim var: tamamen vizon kürkten yapılmış trençkotun fiyatı 60 bin Türk Lirasının üstünde! Belden aşağısı kaşmir olan kaban 43 bin 995 TL'lik fiyatıyla daha "hesaplı" duruyor.

"Tamam güzel de bu trençkotlar niye bu kadar pahalı?" diye soruyorsanız, bu yazı işte o soruya da cevap veriyor. Bir trençkotta düşünün kaç tane siyah benek olduğunu. Bu beneklerin hepsinin tek tek kesilip camel renkli ana parçayla biraraya getirildiğini. Yüzlerce parçalık dev bir puzzle'dan söz ediyoruz. Bu da tabii çok fazla emek istiyor. İşte kürkçülük zenaatinin arkasında bu muazzam emek yatıyor. Birkaç santimetrekarelik kürk parçalarını büyük bir özenle biraraya getirmek, yüz yıllara dayanan ve ustadan çırağa nesiller boyunca aktarılan bir birikimin, bir geleneğin sonucu...


Traşlanmış vizonun dokusu, neredeyse kaşmir kumaşın yumuşak dokusuna yaklaşacak ölçüde!