30 Kasım 2010 Salı

Leopar desenlerde 2004 yılı

Leopar desenlerin geçmişine doğru çıktığım bu uzun ve ince yolda, biraz da rastgele bir şekilde 1986 yılından başladım, sonra Yasmeen Ghauri'ye odaklanarak 1992 yılına baktım. Ardından Cyndi Lauper'in kıpır kıpır, fıkır fıkır yerinde duramayan enerjisi beni 1981'e dönmeye zorladı. Madem atlaya atlaya gidiyorum, o zaman şimdi de, 2000lerin başlarından bir yıla, mesela 2004'e bakalım.

2004 yılında tasarımları arasında leopar desenlerine önemli yer veren bir marka, Blumarine. Yukarıda Julia Stegner, Blumarine sonbahar-kış 2004 defilesinde, göz kamaştırıcı bir elbiseyle çıkıyor karşımıza. Elbisenin hafif transparan şifon kumaşı üstünde leopar desenlerinin yanısıra çiçekler, altın sarısı pullar büyük bir uyum içinde yer almışlar. Eteğin kat kat dökülen kesimi, bu katların uçlarında yoğunlaşan altın sarısı pullarla vurgulanmış. Yaka, manşet ve beldeki kürklü parçalar kıyafete ayrı bir hava katmış.

Julia Stegner'i daha çok sert ve keskin bakışları, vamp kadın duruşuyla tanıyoruz, mesela Hilary Rhoda ile birlikte yer aldığı Vogue Türkiye'nin Ekim kapağı fotoğraflarında bu şekilde, seksüalitesi ve dişiliğini öne çıkaran bir tarzı vardı Julia'nın. Buradaysa, çok daha romantik bir havası var. Kırmızı ruj çok yakışmış!

Yine aynı defilede 90ların unutulmaz süpermodellerinden Çek güzeli Eva Herzigova'yı görüyoruz. Ceketinin parlak saten kumaşları bana Yasmeen Ghauri'nin 1992'de giydiği bazı kıyafetleri hatırlattı. Ceketin yakasının kristal taşlarla süslü olduğu da dikkatimizi çekiyor. Şifon fular da leopar desenli, ama ceketten farklı, daha yumuşak ve mat bir dokusu var. Ve Eva'nın yüzünü kısmen perdeleyen peçeli şapkası tabii ki çok şık! Yine makyajdaki sadeliğin içinden dikkat çekici bir şekilde öne çıkan kırmızı ruju görüyoruz.


Bu da Blumarine sonbahar-kış 2004 defilesinden üçüncü leopar desenli parça. Yukarıda Julia ve Eva'nın üstünde saten-şifon kumaşlara baskı olarak görmüştük, buradaysa leopar desenin kullanıldığı malzeme imitasyon kürk. Kenarlar ve manşetlerde siyah kürk kullanılmış.


Yukarıda, 2004 sonbahar-kış defilelerinden kareleri bir araya getirdiğim kolajda leopar desenleri kaban ve montlarda görüyoruz. Leopar desen baskıları kürklerde olduğu kadar saten-polyester türü kumaşlar üstünde de yer almış, hatta bazı kıyafetlerde bu iki farklı dokunun biraraya getirildiğini görüyoruz. Benim dikkatimi en çok Alek Wek'in üstündeki kaban ve üstte ortadaki kap/bolero çekti.

Bu kolajda ise üstte, leopar desenlerin elbise ve eteklerde kullanıldığını görüyoruz. Sol üstte, hayranı olduğum Caroline Trentini'yi daha kariyerinin başlangıcında görmek çok güzel! Altta ise leopar desen ceket ve montlarda çıkıyor karşımıza. Sol baştaki model Eugenia Volodina, yanındaki ise Caroline Winberg. Bu kolajda dikkat çeken bir başka nokta, kullanılan desenlerin jaguar, çita, kaplan ve benzeri başka yaban kedilerinden değil doğrudan leopar deseni olması.

Açıkça görülüyor ki sadece Blumarine değil, bir sürü farklı tasarımcı, leopar desenlerini cömertçe kullanmış 2004 yılı kolleksiyonlarında.

Şimdi de Daria Werbowy'yi Vogue Paris Ağustos 2004'te yayınlanan "Extase D'Asie" yani "Asya Coşkusu" başlıklı bir editoryalde görelim. Editoryalin asıl konusu mücevherler ama Daria'yı hep leopar desenli kıyafetler içinde görüyoruz. Bir anlamda leopar desenler, mücevherlerin sergilenmesi için zengin bir "arka plan" sunuyor. Yukarıdaki karede Daria'nın üstündeki leopar desenli ceketin Cavalli olması bizi hiç şaşırtmıyor, değil mi?

İlk karede pek belli olmuyordu ama kısa saçlı Daria'yı ben yadırgadım, hem de uzun saç ona bu kadar yakışıyorken... Kimono üstüne leopar desenli kürk manto? Dikkat çekici olduğu kesin! İlk manto Gerard Darel, ikincisi Alberta Ferretti'den.




Yukarıdaki dört karedeki leopar desenli ceket ve mantolar soldan başlayarak Alberta Ferretti, Dolce Gabbana, Anna Molinari ve Yves Saint Laurent. Benim dikkatimi en çok sağ alttaki YSL mantonun kesimi, özellikle yaka ve omuz detayları çekti.

Benim bu yazıda en beğendiğim kıyafet, ilk başta Julia Stegner'in üstündeki tüllü, pullu, simli, leoparlı kıyafet oldu. Julia'nın güzelliği göz kamaştırıyor!

1986, 1992, 1981, 2004... Bir ileri iki geri derken aralar yavaş yavaş doluyor. Ne dersiniz, leopar desensiz geçen bir yıl bulabilecek miyim?

Roberto Cavalli'den kenarları kürklü, brokarlı kadife manto ihtişamı

Roberto Cavalli'nin leopar desenli elbisesi üstüne uzuun uzun konuştum. Cavalli bu sezon 40. yılını kutluyor ve kırkıncı yıla yaraşır şekilde, ihtişamlı, mutantan, gösterişli bir kolleksiyon hazırlamış. Nitekim Cavalli kolleksiyonundan çok sayıda parçanın moda editoryallerinde sıklıkla kullanıldığını görüyoruz.

İşte, Cavalli'den dikkat çekici bir başka parça, bordo-kırmızı ve altın sarısı renklerde brokarlı kadifeden, kenarları kürklü manto/kaban. Bu mantoyu Cavalli defilesinde favori mankenlerimizden Natasha Poly taşımış. Kürk detayların yaptığı yaban hayat çağrışımı yetmemiş, altına leopar desenli tayt ve yine leopar desenli bootielerle kombinlemiş Cavalli mantoyu. Mesajı almamazlık edemezsiniz: Cavalli kadını, bir leopar kadar yırtıcı, tuttuğunu koparan, kendinden emin ve tabii seksidir!

Aşağıda göreceğiz, Cavalli'nin bu kadife mantosunu bugünün en ünlü mankenlerinden giymeyen kalmamış nerdeyse... İşte, bu sefer Gisele Bundchen, Cavalli reklam kampanyasında her tarafı alevler içinde bıraktığı bir pozla boy gösteriyor.

Kadife kumaşın bordo-kırmızı arasındaki renginin aşağıdaki fotoğraflarda, farklı ışıklar altında nasıl değiştiğini göreceksiniz. Ama genel olarak rengin yanısıra brokarlı desenleri bana hep klasik tarz ev tekstilini, özellikle de perde ve yatak örtülerini hatırlatıyor.

Bu da, Londra'da Slone Street üzerindeki Cavalli mağazasının vitrinindeki 40. yıl düzenlemesi. Daha önce sözünü ettiğim leopar baskılı elbise/tulumu ve bu yazının konusu olan brokarlı kadife mantoyu vitrine yerleştirmeleri boşuna değil...


Birkaç gün önce, "Prada kolları kürklü kaban" yazımda da belirttiğim gibi, defilelerden sonra sonbahar-kış sezonu dergilerde özellikle Eylül sayılarıyla açılıyor. İşte, bizim Cavalli manto Marie Claire İspanya'nın Eylül kapağında, Lyoka Tyagnerava'nın üstünde. Kapağa çıkarılan başlık "Folk&Sexy&Camel", "folk" ile "etnik" esintilerin kastedildiğini düşünecek olursak eh, işte bu manto pekala "etnik" ve "seksi" kategorilerine giriyor diyebiliriz. Lyoka'nın eli belinde, kaşları çatık, haşin pozu, Cavalli kadınını hafife almaya yeltenecek erkeklere verilmiş peşin bir ültimatom adeta! Bu kapak fotoğrafında mantonun vaşak kürkünden kenar ve yakası iyice dikkat çekiyor. Cavalli'nin dehası, brokarlı kadife kumaşın renk ve desenleri ile vaşak kürkünün renk ve desenleri arasında ilk bakışta kakofoni yaratacakmış gibi görünen farklılıktan müthiş bir ahenk yakalamasında...

Yukarıda derginin kapağındaki "Folk, Sexy, Camel" başlığından söz ederken dikkatimi çekmemişti, ama bu karede net bir şekilde görünüyor ki, arka plan olarak seçilen çorak bozkır, camel rengi yansıtıyor. Bu canlı renk ve desenlere sahip mantonun bozkırla ve hatta camel rengiyle bile uyum sağlayabilmesi dikkat çekici!

Bir başka Vogue Eylül sayısı. Bu sefer İtalya. Iris Struberger (bu soyadında "t" ve "r"lerin yerini doğru yazmayı öğrenmem amma vakit aldı!) romantik bir pozla, sisli-puslu bir karede... Cavalli kadınının da hislerine mağlup olduğu anlar olabilir, hatta (nerdeyse imkansız ama!) Cavalli kadınının da kendini güçsüz, yorgun, zayıf hissettiği anlar olabilir. Ama yine de Cavalli kadınına yaklaşırken dikkatli olmakta fayda var!

Suzie Bird, Harpers Bazaar İspanya Eylül sayısında yer almış bu fotoğrafla. İspanyol stilistler Cavalli'yi amma da sevmişler, değil mi!

İşte, bir ay ilerleyip Kasım ayına geliyoruz, Vogue İspanya, kapağına eşlik eden bir gösterişli editoryalde yine kullanmış Cavalli mantoyu. Mankenler arasında Caroline Trentini ve Iselin Steiro gibi benim yakından takip ettiğim süpermodeller de var, ama yukarıdaki karede Cavalli mantonun hangi güzelin üstünde olduğu sorusunu bir türlü cevaplayamadım!

Bu editoryalin ve kapak fotoğrafının çekimlerini gösteren çok hoş bir video yayınlamış Vogue İspanya. Artık youtube yasağımız da kalktığına göre, youtube'dan ısrarla izleyiniz!



Videonun başında altyazı olarak çıkan tarihe dikkat ettiniz mi? 20 Temmuz 2010, New York! Düşünün, Kasım sayısı için çekimler taa Temmuz ayında yapılıyor...

Bu editoryalden cıvıl cıvıl bir başka kareyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Caroline Trentini çok sevimli, çok şeker, değil mi! Sağ başta Kasia Strauss'un kıvır kıvır kızıl saçları ve üstündeki kabarık gümüş tilki kürkü de çok hoş.

Sasha Pivovarova Vogue Japonya Kasım sayısına vermiş bu pozu, ama verirken de kendinden geçmiş! Erotizm dozu tavan yapmış! Ben bir Cavalli müşterisi olsam, bir Cavalli butiğine elimde Vogue Japonya'yla gider, satış danışmanlarına fotoğrafı gösterir, kibarca, "Mantoyu kabine götürüp soyunduktan sonra, acaba aynı etkiyi bende de bırakacak mı diye deneyebilir miyim?" diye sorardım... Merak işte:)


Yazıda dergi turuna Eylül sayılarıyla başladım, ama Vogue ABD Ağustos sayısında, Caroline Trentini'nin de yer aldığı çok güzel bir editoryalde de kullanılmıştı bu manto. Blogun takipçileri nasıl iflah olmaz bir Caroline Trentini hayranı olduğumu iyi bilirler, o halde bu yazıyı Caroline'la, onun Christina Krause ile birlikte yer aldığı yukarıdaki, bir yağlı boya tablo asaletindeki karesiyle bitirelim.

28 Kasım 2010 Pazar

80ler müziği/modası veya... 20. yüzyılın en berbat toplu fotoğrafı!

Efendim, şu artık pehlivan tefrikasına dönen leopar desenler serimin muhtemelen en komik ve absürt bölümü için malzeme araştırırken, yukarıda gördüğünüz fotoğrafa rastladım ve uzuun uzun güldüm! Baktım, başka bir iş yapamıyorum, en iyisi ben bu fotoğraftan hareketle bir blog yazısı döktüreyim dedim.

Yıl 1986... Müzisyenlerin altın çağı... Rock ve Pop yıldızlarının, dolu dolu stadyumlarda onbinlerce genci coşturduğu, bu arada çuvalla para kazanıp paraları uyuşturucu ve seks partilerinde kürekle harcadığı yıllar, daha doğrusu bu yılların artık sonu diyebiliriz. O zamanlar daha "celebrity" tabiri çok sirkülasyonda değil, ama bu "halka mal olmuş" (!) sanatçıların aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk taşıdıkları (taşımaları gerektiği) fikri yavaş yavaş yerleşiyor. Mick Jagger gibilerinin TV kameralarının içine bakarak "Gençler! Uyuşturucudan uzak durun!" diye toplumsal içerikli mesaj vermeye zorlandıkları bir dönem. Live Aid, "We are the world, we are the children" diye duygu dozu yüksek hayır etkinliklerinin çağı...

İşte, dönemin divası Tina Turner ablamız, Prince's Trust adlı, Prens Charles'ın (hani şu Diana ablamıza her türlü kötülüğü yapan sivri burunlu kötü adam!) kurduğu bir yardım kuruluşunun onuncu yıldönümü münasebetiyle, büyük bir konser organizasyonunun göbeğinde yer alıyor. Londra'da, Wembley Arena'da bir ünlüler geçidi formatında, "The Prince's Trust All-Star Rock Concert" adlı konser yapılmadan önce, konserin tanıtım fotoğrafları çekiliyor. İşte, yukarıdaki kare, bu fotoğraf çekiminden bir kel alaka enstantaneyi yansıtıyor!!!

Sıkıntıdan patlamak üzere çömelenler mi istersin, türüm türüm 80lerin artık günümüzde "80s party"lerinde karikatür malzemesi olan parlak, janjanlı kumaşlardan dikilmiş takım elbiselerini mi istersin... ne ararsan var bu fotoğrafta, moda adına!

Şimdi, gelelim işin müzik tarafına! Yüzlerine şöyle dikkatlice bakasınız, kimliklerini teşhis edesiniz diye, katılımcıların resimdeki "vesikalık"larını croplayıp bir araya getirdim.

Şimdii, sol baştan saymaya başlayın bakalım, 80lerin fırtına gibi esen bu pop ve rock yıldızlarından kaçının adını bilebileceksiniz? Ben oturdum, üşenmeden saydım. Tina Turner hariç, ancak 6sını tanıyabildim, ama o 6'nın 4'ünü bayağı iyi tanırım yani, o şekilde...

Puanlama için aşağıdaki cetveli kullanınız:

0-1 doğru: "Anneciğim! Bu amcalar, teyzeler de kim öyle!" diyorsunuz. Siz tam bir yeniyetmesiniz. 80lerde dünyada dinazorların yaşadığını düşünüyorsunuz, ama tabii ki yanılıyorsunuz!

2-5 doğru: Nüfus cüzdanınızda "Doğum tarihi: 198x" yazıyor. 80lerde doğmuş olabilirsiniz, ama o 10 çılgın yılı ıskalamışsınız maalesef. Siz bir 80ler bebesisiniz.

6-10 doğru: Bravo! 80ler gurusu olarak anılmayı hak ediyorsunuz! Ne günlerdi, değil mi!

11 doğru ve üzeri: Ablacım sen n'aptın yaa! Bak, devir değişti, biraz zamana uy lütfen! Tamam biliyoruz, TRT'nin 1986 yılbaşı gecesi programı harikaydı, ama televizyonun hoparlörüne teybi dayayarak Raks kasetlere kaydettiğin şarkıların hem modası geçti, hem de onların topunu internetten 30 saniyede indirebiliyosun. Salondaki kakmalı kadifeli koltukları kaldır artık, Nuri Alço'nun evinde bile kalmadı onnardan... Tamam, Madonna hala ortalıkta ve hala revaçta, ama onun liseden sınıf arkadaşları artık anane, babanne oldular. Seni 80lerden kalma antika ilan ediyor ve müzeye kaldırıyorum!

Son olarak, aşağıdaki iki kare, yukarıdaki kadar feci değil, ama yine de, herhangi bir gazete veya dergide yayınlanması durumunda ortalığı karıştıracak türden, süper eğlenceli fotoğraflar.


26 Kasım 2010 Cuma

Raquel Welch'in muhteşem saçları!

Raquel Welch denince aklınıza ne gelir? Bir zamanlar seks ikonu, olağanüstü fiziği, atletik yapısı... Peki saçları? Onun bu fotoğraf setini gördüm, görür görmez "İşte!" dedim, "saç dediğin böyle olur!"

Hatta, bu fotoğrafın adını pekala, "baş örtüsü"nden ilhamla, "saç örtüsü" koyabiliriz:)


Tamam, kabul ediyorum, bir kadının bu kadar uzun, böylesine mükemmel bir şekilde dalga dalga dökülen saçlarının olması ancak bir hayal, bir fantazi olabilir. Tamam, mutlaka işin içinde bi postiş, bi çıt çıt, hatta belki peruk meruk vardır, ama gerçeğin kendisini, ta kendisini görebilir miyiz, doğal güzelliğin fotoğrafını çekebilir miyiz?

Yukarıdaki karede Raquel'in hafif aralı dudakları ve bakışında yoğun bir seksapel var, ama aynı zamanda, İngilizcede "raw power" dedikleri, primitif veya işlenmemiş bir enerji, bir güzellik de var...

Zor sorular... Onun yerine biz kolayı tercih edelim, ve Raquel Welch'in muhteşem saçlarını (ve tabii tüm güzelliğini!) temaşa edelim.



1960ların sonlarına ait bu fotoğraflardan dişilik ve seksapel fışkırıyor! Tipik bir Latin güzeli, değil mi? Merak ettim, Wikipedia'ya baktım. Anne tarafından safkan İngiliz kökenli Amerikalı, ama babası İspanyol kökenli bir Bolivyalıymış. Şimdi, Latin güzeli denince aklımıza gelen isimleri hemen sıralayalım: Jennifer Lopez, Penelope Cruz, Eva Mendes, Salma Hayek... Latin güzellerin hepsi de mi seksi olur ya!


Bu fotoğraf seti çok özel, ama bunun dışında da elimde sizlerle paylaşmak istediğim, Raquel Welch'in muhteşem saçlarıyla dikkat çektiği bir dizi resim var elimde. O kareleri başka bir yazıya bırakıyorum, ama şu aşağıdaki fotoğrafı mutlaka kullanmalıyım bu yazıda, yoksa çatlarım!

Ben diyorum ki, "Bu fotoğraf Vogue'un Nisan 2011 sayısında yayınlanacak" veya "Bu elbise Mango'nun ilkbahar-yaz 2011 kolleksiyonunda yer alıyor" deseler şaşırmam. Siz ne dersiniz?

Seksapeli bir tarafa bırakıyorum, bu fotoğraf bana şunları çağrıştırıyor: gençlik, dirilik, sağlık, hareket, enerji...

Şimdi, aşağıda bu fotoğraftan iki farklı crop'a bakın:



İkisi de aynı fotoğraftan kesilmiş kareler. Şimdi soruyorum: Ne gördünüz?

25 Kasım 2010 Perşembe

Günün ilhamı: siyah örgü pelerin ve siyah deriler içinde Kate Hudson

Kate Hudson denince aklıma ilk gelen, birbiri ardına çevirdiği, sabun köpüğü gibi geride bir iz bırakmadan unutulmaya mahkum romantik komediler, veya İngilizcesini çok sevdiğim tabirle "chick flick"ler geliyor. Ama, yukarıdaki resimde beni mest etti. Zaten geçen ay Kate Hudson'ı, Harper's Bazaar İngiltere Ekim kapağında öve öve bitirememiştim!

Pelerinler bu sezonun gözde parçaları, çoğu zaman da deve tüyü rengi (camel) pelerinleri görüyoruz, ama yukarıda Kate'in üstünde bukle bukle örülmüş simsiyah pelerin, Kate'i bir ipek böceği kozası gibi sarmasıyla dikkat çekiyor. Ve deri bluz-etek takımı! Siyah derinin parlak dokusu ile siyah yün pelerinin yumuşak, kalın ve de mat dokusu arasındaki kontrast çok hoş.

Baştan ayağa Yves Saint Laurent imzasını taşıyan bu kombin içinde Kate Hudson ilham verici.

24 Kasım 2010 Çarşamba

Prada kolları kürklü kaban


Her şey, James Mayer'in blogunda "THE MODERN WOMAN aka Ece Sükan" başlıklı yazısıyla başladı. Vogue TR'nin "serbest takılan" editörü Ece Sükan'ın yukarıda gördüğünüz über-chic fotoğrafıyla başlıyordu yazı. Çoğu yorumcunun "Kürk Mantolu Madonna"lığa layık gördüğü bu enfes karede kolları kabarık gümüş tilki kürkünden manto aklıma hemen, Prada'nın bundan üç dört yıl önceki bir tasarımını hatırlattı. Yorumumda James Mayer'e bu konuda bir blog yazısı sözü verdim, şimdi sıra o sözü tutmakta!

Moda dünyasında her şey, moda haftalarındaki defilelerle başlıyor. Bir sonraki sezonda vitrinleri, sokakları, moda dergilerini süsleyecek kıyafetler önce defilede görücüye çıkıyor. İşte, sözünü ettiğim Prada tasarımı, 2006-2007 sonbahar kış defilesinde Freja Beha Erichsen tarafından taşınmış. Bu bir ceket-etek takım da olabilirdi, ama görüyoruz ki aslında bir manto veya kaban demek daha doğru. Kolları gümüş tilki kürkünden, gövdesi (yine karşımıza çıkan!) leopar desenleriyle bezeli, ama alışık olduğumuz sarı-siyah renklerde değil, gümüş tilkiyle uyumlu bir şekilde, gri-siyah renklerde... Kollar kürklü ama manşetler leopar desenli kumaştan, bu da kolların kabarıklığını daha da vurguluyor. Son olarak, siyah kürklü kemer de dikkatimizi çekiyor.

Şimdi, bu kıyafet moda dergilerinde nasıl kullanılmış, onu görelim.


Self Service dergisinin sonbahar-kış 2006 sayısında, Alana Zimmer'le başlıyoruz dergi turumuza. Alana'nın bakışları, eli belinde pozu çok etkileyici; güçlü bir portre çiziyor. Kabanın siyah kemeri yetmemiş, bele bir de kahverengi bir kumaş kemer dolamayı uygun görmüş stilist. Burada kıyafetin bir kaban veya manto olduğu önemli değil, bir elbise de olabilirdi pekala. Önemli olan, kabarık kürklü kollarla vurgulanan eli belinde pozu.

Hilary Rhoda, Vogue İtalya'nın Eylül 2006 sayısı kapağında bu Prada kabanla yer almış. Bir Vogue kapağı az şey değildir, hem Hilary hem de Prada için... Kapak başlığı "Moda Gücü". Hilary'nin bacaklarını açmış meydan okur duruşu gerçekten de bir güç projeksiyonu içeriyor. Daha önce de yazdım, Hilary'ye bu kadar koyu renk saç pek gitmiyor... İçimdeki Vogue kapakları eleştirmeni, "Güzel bir kare, ama logo ve yazı rengi seçimleri berbat" diye araya giriyor! Bizim kaban burada iyiden iyiye bir elbise gibi duruyor, Hilary'nin göğüsleri de sanki silikonlu mu ne! :) Bu kapak fotoğrafından anlıyoruz ki, kolların kabarıklığı gövdeyi daha bir ince göstermeye de yarıyor.

Bu yazının görselleri içinde en beğendiklerimden birine geldi sıra! Liya Kebede şıklık ve güzelliğin zirvesinde, muhteşem görünüyor! Minik siyah şapkası, yüzüne inen dantel peçesi, ayakkabısı harika! Arkada Jessica Stam ve Hilary Rhoda, siyah-gri kıyafetleri, gümüş tilki kürklü etekleri ve kırmızı rujlu makyajlarıyla çok güzeller.

Eylül ayı moda dergilerinde sonbahar-kış sezonunun gümbür gümbür geldiği aydır, sayfa sayıları tavan yapar, en çok reklam bu ay alınır. September Issue diye Vogue Amerika'nın Anna Wintour idaresinde bir Eylül sayısının nasıl hazırlandığını anlatan belgesel bile yapıldı. İşte, bizim Prada kaban, yukarıda Vogue İtalya'nın Eylül 2006 kapağında Hilary Rhoda'yla yer aldığı gibi, Vogue İngiltere'nin Eylül sayısında yukarıdaki karede çıkmış. Solda Julie de Gouy, sağda Julia Valimaki. Julia, Prada kabanla aynı tonlarda ve benzer espride bir Michael Kors manto giyiyor. Michael Kors manto da kürk-kumaş karışımı, ancak Kors, kolların yanısıra omuzda da gümüş tilki kürkü kullanmış. Siyah çoraplar ve yüksek topuklu rugan ayakkabılar çok şık durmuş. "Fur for fashionistas" başlıklı bu editoryalin diğer kareleri de dikkat çekici. Sırası gelirse sizlerle paylaşırım...

Bu sefer Vogue Japonya'nın Aralık 2006 kapağındayız. Prada kabanı bu sefer giyme sırası Gemma Ward'da. Gemma Ward'ı beğendiğimi pek söyleyemem, o yüzden fazla yorum yapmadan geçiyorum.


Kolları kürklü ceket/manto fikri tabii ki bu Prada kabanla sınırlı değil. Bu sezon da değişik kolleksiyonlarda karşımıza çıkıyor. Mesela yukarıdaki Gucci, kolları kürklü siyah deri ceket. Carmen Kass, Harper's Bazaar'ın Eylül 2010 sayısında, "Sezonun Hitleri" başlıklı bir editoryalde, baştan ayağa Gucci bir kombinde...


Yeni nesil moda ikonu ünlülerin önde gelenlerinden Rihanna'yı, Elle'in Temmuz 2010 sayısındaki bu cüretkar karede görüyoruz. Kolları kürklü (muhtemelen kamel rengi) yün ceket, Emilio Pucci'den. Objektif biraz aşağıya yerleştirilmiş, bu açıdan Rihanna'nın bacakları sonsuz bir uzunlukta görünüyor, tabii kürklü kolların kabarıklığı bacakların müthiş düzgün görünmesine de katkı yapıyor!

(Ece Sükan'ı saymazsak) Freja Beha'yla başladım, onunla bitiriyorum. SJ adlı Kore markasının 2010 sonbahar kış kolleksiyonu çekimlerinden.

Bloga ara vermek hiç hoş olmuyormuş:(


Vay canına, Kasım ayının neredeyse sonuna geliyoruz ve ben bu ay blogda daha bir yazı bile yayınlayamadım! Düşünün ki, bir önceki ay kendimi aşmış, tam 21 yazı yayınlamıştım... Ekim 2009'da başladığım blogda 2009 sonuna kadar 3 ayda 22 yazı yayınladığım düşünülünce, Ekim 2010 benim için gerçekten bir rekordu. Peki nasıl oldu da Kasım ayı bu kadar kesat geçti?

Tabii ki Kurban Bayramı'nın büyük etkisi var. Bunun dışında şehir ve ülke dışı seyahatlari, iş yoğunluğu, aile, özel hayat derken günler akıp geçti işte.

Blog, asıl itibarıyla webde yayınlanan bir günlük formatı, bu nedenle uzun aralar hem blog yazarının temposunu bozuyor, hem blog okurunun dikkatini dağıtıyor.

Ama her şey bitmiş sayılmaz, değil mi! Daha Kasım ayının bitmesine bir hafta var. Bakalım, bir haftada blogumu normal ritmine döndürebilecek miyim?

Hadi bakalım!