15 Ekim 2010 Cuma

Ekim ayı Vogue kapaklarına bakış -1-


Açık söyleyeyim, James Mayer'in ısrarlı istekleri olmasa, bu Vogue kapakları inceleme serisini tembellik yüzünden bırakırdım, dolayısıyla ona önce teşekkür ediyorum, sonra da bu yazıyı ona ithaf ediyorum.

Bu ayki Vogue kapakları arasında nefes kesici kapakların yanısıra tabii ki hayal kırıklığına yol açanlar da var. Turumuza elbette ki, 90. yılını kutlayan Vogue Paris ile başlıyoruz. Süpermodel sıralamalarında bir numarayı işgal eden Lara Stone'un bu provokatif fotoğrafını taşımışlar kapağa. Tül ve danteller, zaten seksi olan bu pozu iyice baştan çıkarıcı yapmış. Lara'nın hafif aralık dudakları muzır ve davetkar bir mesaj veriyor. Ama itiraf edeyim, Lara Stone'un güzelliği bana bir "android" gibi soğuk ve mesafeli geliyor. Benim gönlüm daha feminen, daha klasik güzellerde, zaten biliyorsunuz işte, Caroline Trentini, Sigrid Agren vs...

Vogue Paris'in bu özel Bazılarınca muhteşem, olağanüstü, sıradışı bulunacak, ama bazılarınca da, dikkat çekici olmasına rağmen, Vogue Paris'in 90 yıllık tarihçesini yansıtmaktan uzak bir kapak. Ben her iki görüşe de katılıyorum:)
Bu ayın dikkat çeken Vogue kapakları arasında, bir değil iki süpermodeli, Julia Stegner ve Hilary Rhoda'yı kapağına taşıyan bizim Vogue'umuz öne çıkıyor. Doğrusu, Vogue Türkiye'nin bu kadar kısa sürede, en avantgard Vogue edisyonlarından biri haline gelmesi beni hem şaşırtıyor hem de sevindiriyor. Yayınlanan sayıların kapaklarının hepsi de dikkat çekici, hepsi de üstünde konuşmaya değerdi. Gerçi bazıları için epey eleştirilerde bulunmadım değil, ama hiçbiri "felaket" nitelemesini hak etmiyor.

Vogue Türkiye'yi rahatça İtalya, Rusya, ve Paris (belki Almanya ve İspanya da dahil) edisyonlarıyla birlikte, Avrupai moda tarzının önde gelen bir dergisi olarak sayabiliyorum.

Julia ve Hilary'li kapaklara gelince, Vogue Türkiye bu iki süpermodelle bir değil tam dört farklı kapakla çıkmış. Gerçi larien19 gibi aynı derginin dört ayrı kapaklı nüshasını da alan fashionistaların sayısı ne kadardır bilemiyorum, ama ben bu dört kapaktan en çok yukarıdakini beğendim. Pembeye çalan(?) kırmızı ve siyah monokrom kıyafetler, Vogue logosunun rengi, beyaz arkaplan çok güzel. Julia her zamanki güzelliğinde, ama bu koyu saç rengi ve koyu göz makyajı Hilary'yi boğmuş bence. Çok güzel bir model, ama modelliği için mükemmel diyemeyeceğim.
Julia'nın tek başına yer aldığı kapak da çok güzel. Ana teması "68 Sonbaharı" olan bu kapak ve kapağa eşlik eden editoryallerdeki kıyafetler aynı zamanda bugünün modasını da mükemmel bir şekilde yansıtıyorlar; hiç öyle bir Vintage nostaljisi taşımıyorlar.

Bundan bir yıl önce, blogumdaki ilk görselli yazımda kürk yeleklerden söz etmiştim. Orada yer alan Hilary Rhoda resimlerindeki saç rengine, makyajına bakın, bir de yukarıdaki saç rengine bakın. "Vamp kadın" imajı Hilary'ye yakışmıyor, bence o hep "Girl Next Door" olmalı!

68 esintisi en çok bu kapakta hissediliyor bence. Yalnız, Hilary'le Julia'nın birbirlerine böyle aşkla sarılmalarının arkasındaki lezbiyen göndermelerinin sırrını çözemedim. Siz ne dersiniz?

Evet biliyorum, şimdiye kadar dergi kapakları turumuz hep Vogue edisyonlarıyla sınırlı kaldı, ama madem açılım devrinde yaşıyoruz, Harper's Bazaar, Elle, Glamour, InStyle hatta Numero, Dazed&Confused, Love, i-d gibi dergileri de ihmal etmemek lazım, değil mi? Tabii fazla derinlere açılınca boğulma tehlikesi var, ama ben yukarıda Drew Barrymore'un yer aldığı Harper's Bazaar İngiltere Ekim sayısı kapağını görünce onu da bu tura eklemem gerektiğini anladım. Drew Barrymore son dönemde birbirinin kopyası gibi duran bir dizi chick-flickte yani romantik komedide şirin, sevimli ama fazla dikkat çekici olmayan, bir anlamda sıradan kızları oynamasıyla gözümden yavaş yavaş düşmüştü, ama bu kapakta tüm kadınsılığı ve çekiciliğiyle, mükemmel bir poz vermiş. Adeta "Tamam para için bir sürü vasat filmde oynadım, kabul, ama bu bir erkeğin beni parayla elde edebileceği anlamına gelmezz!" mesajı veriyor.

Bu da, Harper's Bazaar İngiltere'nin Brezilya'nın insanlığa hediyesi, kusursuz güzel Gisele Bundchen'li bir önceki sayısının, Eylül 2010 sayısının kapağı. Her gün önünden geçtiğim gazete bayisinin vitrininde Gisele'in bu olağanüstü fotoğrafını ilk görüşümde vuruldum, gideceğim yere geç kalma pahasına içeri girdim ve hemen aldım dergiyi. Gerçi içeriği beklentilerimin epey altında kaldı, ama sırf Gisele'li bu kapak ve dantellerin, tüllerin havada uçuştuğu diğer Gisele kareleri için buna değer!

Bir nefeslenelim, turumuz devam edecek...


6 yorum:

  1. Lara Stone bana hiç bir zaman güzel ya da alımlı gelmedi ve sanırım gelmeyecek..İçimize bıkkınlık verecek şekilde, gözlerimizi olağanüstü nizama alıştıran ''kusursuz model'' anlayışından sıyrılıp biraz daha bizler gibi olan model trendi iyi hoş ama....Ayrık dişli, soğuk Lara favorilerim arasına girmiyor.

    YanıtlaSil
  2. Gisele bu işi çok iyi biliyor ne zaman kapak olsa bu işin hakkını verdiğini düşünüyorum.

    Lara Stone tıpkı Brıdget Bardot gibi sarı, ayrık dişli ve asık suratlı ama kapak kızı olmak için yaratılanlardan. Kilo vermelisin diyen herkese kulaklarını tıkıyor ve bence iyi de yapıyor.

    Julia Stegner, çok güzel bir kız. Vouge ile verdiği pozlar onu dahada ünlü yaptı ama Lara kadar farklı Gisele kadar egzotik değil...

    YanıtlaSil
  3. ne kadar teşekkür etsem azdır. uzun uğraş vererek hazırladığın tüm yazılara bayılıyorum. oturup inceliyosun ve kaliteli yazılar hazırlıyosun. sana imreniyorum.

    gelelim yazı konusuna.
    lara stone: sevmiyorum kendisini. evet ilgi çekici ama o kadar oldukça soğuk. ama gel gelelim içinde bulunduğu tüm işlerim editöryallerin havasını da değiştiriyor.

    Fransızca bilmememe rağmen Vogue 90. yılı edindim. Lara Stone doğru bi fikir, çünkü onun altın çağı. Bir yaş kutlaması için kapak da tema da model de başarılı seçim. Ama bunları yaparken dediğin gibi 90 yılı özetlemesi lazımdı. Roitfeld bunu atlamış ya da kendince 90 yılı özetlediğini düşünmüş. Ama şu kapak 80, 90, 75, 50, 60da da yapılabilirdi. Yani senin gibi ben de arada kaldım.

    Gelelim Türkiye'ye, bugune kadar ben de blogumda pek yer veermedim ama 1. yılı şerefine ben de bi yazı hazırlamaya başladım bile. (Bunu da bilerek burda söylüyorum.) Vogue Türkiye adını her duyduğumda heyecanlanıyorum, kapakları hep güzel oluyor ve her ay da heycanla bunu bekliyorum.

    '69 kuşağı temalı kapak yine beni tatmin etti. Tercihimi hem Hillary'nin hem de Julia'nın yer aldığı kapaktan yana kullandım. Ama eğer iki güzel tek tek bulunsaydı kesinlikle seçimim Julia'lı kapaktan yana olurdu, zira dediğin gibi 60 yılların ruhu bu kapakta daha fazla hissediliyor.

    Diğer kapaklara gelince hayatımda elime Bazaar almış değilim, bu kapkalarda da Gisele'li olan güzel bence Drew'in bakışlarını sevmedim bir de.

    Sabah kahveme eşlik eden bu yazıyı merakla, heycanla okudum, yeniden teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. Dominika, ilk kapak insanda sevgiden çok ürperme, heyecan gibi duyguları uyandıracak bir kapak aslında:)

    Pınar Gencal, tavşan dişler bana da özel olarak çekici gelmiyor:)

    Blush, hah, arayıp da bulamadığım şeyi söylemişsin Lara Stone hakkında, "asık suratlı." Gerçek hayatta çekilmez bir karakter olduğunu düşünüyorum, ne dersin?

    James Mayer, ne kadar eleştirsek de Vogue Türkiye alkışı hak ediyor, değil mi?

    YanıtlaSil
  5. kesinlikle. biraz zaman geçsin eminim çok daha başarılı bir dergi bizleri bekliyor olacaktır

    YanıtlaSil