19 Ekim 2009 Pazartesi

Kürk yeleklere yakından bakış -2-

Kürk yeleklere yakından bakmaya devam ediyoruz. Bu incelemenin birinci bölümünün sonunda vaat ettiğim üzere, kızıl ve kahve tonlarda kürk yeleklerde sıra.

Geçen bölümde sunduğum kürk yeleklerde gördüğümüz ortak noktaları hatırlamakla işe başlayalım:
- Yaka kullanılmıyor.
- Kürkün kabarıklığıyla bir kontrast oluşturmak için çoğu zaman kürk yeleğin üstüne parlak deri ve metalden oluşan bir kemer takılıyor.
- Yukarıdan aşağıya akıcı bir görünüm sağlamaya çalışılıyor. Bunun için, kürk parçalarının ince şeritler halinde bir araya getirilmesi, yeleğin iki ön bölümünün ince tutulması, kürkte "feathering" tekniğinin çalışılması gibi yollara başvuruluyor.

Yine, evinizde dolapta bekleyen, anne veya anneannenizden kalma kürkleri kürkçüye götürüp bir kürk yelek yaptırabileceğinizden ve yaka, manşet gibi parçaları da ayrıca değerlendirebileceğinizden söz etmiştim. Şimdi, bütün bu noktaları vurgulamak üzere, muhtemelen bir kürk kabanın tadilattan geçirilmesi sonucu elde edilmiş bir yeleğe bakalım:


Önceki yazıda yer alan örneklerin çoğu, moda tasarımcılarının (designer) koleksiyonlarında yer alıyordu ve sıfır beden modeller tarafından taşınıyorlardı. Burada, daha "gerçek" ölçülere sahip bir kadının üstünde, muhtemelen bir kürkçünün web sitesinden alınma bir örnek görüyoruz. Öncekilere göre çok daha sıcak tutacağı kesin, ama günün modasına o kadar uymayabilir:) Bu yeleğin diğerlerinden üç önemli farkı var.
  • Birincisi, yakası var ve çok kabarık duruyor.
  • İkincisi, muhtemelen bir kabandan uyarlandığı için, eteği (sweep) bol tutulmuş, bu ise kürk yeleği hantallaştırmış. Bu yelekte mevcut kürk ile önceki yazıdaki yeleklerden rahatça iki tane çıkardı herhalde:)
  • Üçüncüsü, boyu çok uzun. Bu da yine kabandan uyarlandığı için, kalçaya kadar inmesinden dolayı böyle. Oysa bizim gördüğümüz kürk yelekler bundan ya biraz daha kısa, yani göbek seviyesinde, veya biraz daha uzundu.
Demek ki, bir kürk kabanı kürk yeleğe dönüştürmek için sadece kollarını çıkarmak yetmiyormuş...

Yukarıdaki fotoğraftaki yelekte kullanılan kürk, kızıl tilki. 1990'ların başına kadar ülkemizde Erzurum, Trakya gibi yörelerde bolca avlandığı için çokça bulunan ve diğer pek çok kürke göre çok daha hesaplı fiyatlarıyla, bir öğretmen veya sekreterin bile taksitle satın alabildiği boz tilki kürklerine çok benziyor.

Yine, lüks bir moda evinin başında büyük paralar kazanan bir tasarımcı olmasa da bu işin zanaatkarı olan bir kürkçünün elinden çıkma bir başka yeleğe bakalım. Bu da kızıl tilkiden:


Boyu ilk yeleğimize göre çok az kısa, ama eteği daha derli toplu ve yakası yok! Ayrıca, yukarıdan aşağıya şerit şeklinde uzanan kürk parçalarının yeleği daha ince gösterdiğine dikkat ediyoruz. Bu şeritlerin arasında ince deri veya süet parçalar var ve dolayısıyla, kürkçü için, yeleğin estetiğine katkısından önce, maliyetin düşmesi anlamına geliyorlar! Kürkü gereksiz bir lüks veya israf olarak düşünüyorsanız, bir de, üretim tarafında bir santimetrekarelik bir kürk parçasının bile değerlendirilmesi için gösterilen gayreti dikkate alın.

Kürk kabandan yeleğe başarılı bir dönüşüm örneği, hem de kapuşonu var. Yine kızıl tilki. İçine siyah da giyseniz yakışır, beyaz da giyseniz yakışır.


Şimdi ilk örnekle, Roberto Cavalli'nin 2004-2005 koleksiyonundaki şu kürk yeleği bir karşılaştıralım:






















Çok fark var, değil mi:) Böyle bir elbisenin altında yeşilimsi bir çizmeyi ben aklıma bile getirmezdim, ama elbise ile çizme arasındaki geçişi kürk yelek sağlıyor. Cavalli ile devam edelim. Yukarıda, kısa yeleğin örneğini görmüştük, şimdi uzun yelek örneği:


Sağ ve soldaki parçalar artık o kadar incelmişler ki, sanki bir kürk etolmüş gibi duruyorlar. Belki de Cavalli'nin amaçladığı imaj budur? Yine kemer kullanımı dikkatimizi çekiyor. Elbisenin renkleri ve deseni bir harika. Kürk-çizme renk uyumu da mükemmel. Bu, yine bir tilki kürkü, ama kızıl tilki değil. Cavalli bu önden bakılınca sanki bir kürk etol veya atkı gibi görünen yelek tarzını çok sevmiş olmalı ki 2008 koleksiyonuna, bu sefer kemersiz, uçları püfür püfür havada uçuşan bir örnek koymuş:


Emilio Pucci 2007'den iki kızıl tilki kürk yeleğe bakalım. Modeller farklı ve ayrıca yeleklerden biri ince kibar bir kemerle sıkı sıkıya tutturulmuşken diğerinin önü açılıp salınıvermiş ve dolayısıyla iki farklı imaj ortaya çıkmış. Ancak fotoğrafları yakından incelediğinizde, iki yeleğin de aynı olduğunu farkediyorsunuz. Tabii pantolon-bluz gibi diğer unsurlar da farklı. Demek ki Pucci, kürk yeleğin farklı kombinlerini göstermek istemiş:

Ben Carmen Kass'ın kıyafetini daha çok beğendim. Süet(?) pantolonu, el çantası, V yaka süveteri, bileziği ve tabii Carmen Kass! Öte yandan, yeleğin uçuşması sayesinde astarını da görme imkanı buluyoruz ve takdir ediyoruz. Diğer fotoğrafta kemerin zerafetine bakar mısınız? Tabii bir de, yeleğin yumuşacık bir şekilde eğrilen kibar yakasına.

Şimdi sırada yine bir kızıl tilki kürk yelek var. Boğazlı triko bir kazağın üstünde nefis durmuş:


Deri eldivene dikkat!
Aşağıdaki yelekte karşımıza ilk defa fermuarlı bir yelek çıkıyor. Çok hafif bir çıkıntı şeklindeki yaka ve fermuar detayları bu yeleği daha bir spor tarza sokmuş:


Hafif bir yakanın yeleğe nasıl spor bir hava verdiğini, Marina Linchuk'un üzerinde görelim. Tabii bu spor havaya, kullanılan kürkün tilki değil, coyote/kurt cinsinden olmasının da katkısı var.

Kırmızı fular/atkı güzel ve iddialı durmuş. Sanırım yeleğin altında bir deri ceket var, ki bu da ilginç bir fikir. Skinny jeans bir taraftan spor/casual görünüme katkıda bulunurken diğer taraftan kürk yeleğin kabarıklığıyla bir kontrast oluşturuyor. Hafta sonu parkta bir yürüyüş için de uygun, alışveriş merkezinde bir kaç saat geçirmek için de...

Kızıl-kahve tonlarda elimde üç-beş güzel kürk yelek örneği var sizlerle paylaşmak istediğim, ama bugünlük bu kadar olsun.

16 Ekim 2009 Cuma

Kürk yeleklere yakından bakış -1-

Son birkaç yıldır kürk yeleklere sıkça rastlıyoruz. Kolsuz olmaları, kolayca giyilip çıkarılabilmeleri, klasik kürk mantolara göre bu yelekleri çok daha esnek kılıyor. Ayrıca, kürk giyme sezonunu da uzatıyorlar.

Beğendiğim kürk yelek tarzlarının ilki, kabarık tilki kürkünden yapılma ve genelde kürk yeleği ve tabii giyenin belini sıkıca saran kemerlerle kombin ediliyor. Louis Vutton'la başlayalım:


Kürkün doğal dokusu gri-krem-kahve-siyaha uzanan muhteşem bir renk skalası sunuyor ve altındaki siyahlar dikkatimizi tümüyle kürk yeleğe veriyor. Kürkün yukarıdan aşağıya ince şeritler halinde uzandığına dikkat ediyoruz. Siyah deri pantolon, deri eldivenler, deri çantanın parlak ve düz dokusu ile kürk arasındaki kontrast dikkat çekici, gerçi pantolon bence biraz fazla bol kaçmış... Parlak metal tokalı siyah kemer modelin belini sıkıca sarıyor ve kürk yeleğin kabarıklığıyla çarpıcı bir tezat oluşturuyor. Tarzımızın bütün unsurları yerli yerinde.

Şunu özellikle vurgulamak istiyorum, bu tarz kürk yeleklerde yaka yok! Bu önemli bir ayrıntı, çünkü işin içine yaka girdiğinde bambaşka bir görüntü ortaya çıkıyor.

Aşağıda sanırım aynı kürk yelek, bu sefer podyumda değil, LV'nin reklam fotoğrafında karşımıza çıkıyor, ama kürk yelek yağmurda kalmış kedi gibi görünüyor!


Şimdi Malene Birger'den çok benzer bir kürk yeleğe bakalım:


Bu sefer kullanılan kürk gümüş tilki, dolayısıyla renk geçişleri buz mavisi-gri-siyah gibi daha dar ama kontrastı daha yüksek bir aralıkta. Dizüstüne kadar uzanan siyah parlak çizmeler ve siyah deri şort yine deri-kürk birlikteliğinden doğan şıklığı gösteriyor bize. Yine kürk yeleğin içinde siyahlar var, ama bu sefer bir bluz değil bir ceket galiba. Küçük küçük taşlarla süslü kemer gözalıcı. Sırada Paul Joe tasarımı, yukarıdakilere çok benzeyen bir başka kürk yelek var:


Yine gümüş tilki, ama bu sefer buz mavisi renk skalamızda yok, kül grisinin hakimiyeti var. Düz siyah deri bir kemer kullanılmış ve kemer bir fiyonkla hareket kazanmış. Model gri renkli triko bir boğazlı kazak giymiş. Bence kazak 100% kaşmir olmalıydı ve bedenine biraz daha yapışmalıydı. Kazakla kürk yelek arasında güzel bir Swarovski kolye de olabilirdi, veya halka küpeler...

Gümüş tilki kürk yeleklere devam ediyoruz, işte bir Max Mara tasarımı:


Solda ve sağda birer gümüş tilki postu kullanıldığını, sırttaki siyah tüylü bölgenin yukarıdan aşağıya uzanmasından anlıyoruz. Kemer yok, altta düz bir siyah pantolon, yeleğin içinde bir deri ceket(?) var.

Şimdi sırada Hillary Rhoda'nın üstünde harika duran bir başka kürk yelek var, bu sefer "golden island" veya "cross fox" türü bir tilki kürkünden:

Kürk yeleklerde bu kabarık görüntüyü sağlamak için "feathering" adlı özel bir teknik kullanılıyor, bu özellikle Hillary Rhoda'nın üstündeki yelekte gayet belirgin. "Feathering" tekniğinde bir kürk postu ince şeritler (1-2 cm) halinde kesiliyor ve bu şeritlerin arasında aynı incelikte deri veya süet şeritler konarak bütün parçalar tekrar dikiliyor. Bu şekilde hem kürkten tasarruf edilmiş oluyor hem de kürk şeritlerdeki tüyler aradaki deri/süet şeritlerin bulunduğu boşluğu doldurarak kuştüyü gibi daha kabarık bir görüntü ortaya çıkarıyorlar.

Bu kürk yelek Rhoda'ya o kadar yakışmış ki, bir fotoğrafı daha hakediyor:

Her ne kadar bu ikinci fotoğrafta görünen çıplak kolu beğenmesem de, bileğe kadar uzanan deri eldiven ile kürk yeleğin birlikteliği her kusuru örtecek kadar güzel. Aynı tonlarda bir başka yeleğe bakalım:

Son olarak, bu tarzda bir imitasyon (faux) kürk yeleğin fotoğraflarını sizinle paylaşmak istiyorum. Sadece kürk değil, kemere varıncaya kadar tarz da yukarıdaki Paul Joe tasarımının bir imitasyonu, ama giyen kız kendine çok yakıştırmış.



Şimdilik bu kadar. Bundan sonraki bölümde kızıl ve kahve tonlarda kürk yeleklere bakalım.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Bu kış kürk yelek moda olacakmış

Takip ettiğim moda bloglarından Lydia, Siu ve Fashionista bu kış kürk yeleklerin moda olacağını duyuruyorlar.

Bence kürk yeleklerin altına giyilen vücuda yapışan triko tek renkli boğazlı kazaklar çok hoş duruyor. Kürkün kabarık tüyleri ve dramatik renk geçişleri ile boğazlı kazağın düz dokusu harika bir kontrast oluşturuyor. Altına kot pantolon ve çizmeler şıklığınızı tamamlayacaktır.

Kürk yeleğin benim için cazibesi, kürkün dolgun ve kabarıklığı ile kollar ve yeleğin içine giyilecek kazağın vücudu sıkı sıkı sarması arasındaki müthiş kontrast! Kürk yeleğin üstüne parlak deri bir kemer ise bu karşıtlığı daha da belirginleştiriyor. Tabii imitasyonun gerçek kürkün renklerini ve özgünlüğünü vermesi çok zor.

Eğer evde annenizden kalma, gardropta bekleyen bir kürk kaban/ceket varsa, kol ve yakalarını çıkarttırıp kendinize eşsiz bir kürk yelek yaptırabilirsiniz. Hatta yakasını bir yün mantonuza taktırabilirsiniz. Böylece hem evdeki kürk değerlenmiş olur, hem siz imitasyon kürklerle asla ulaşamayacağınız bir şıklığa ulaşmış olursunuz.

4 Ekim 2009 Pazar

Kürk: En Mükemmel Kumaş

Başlık, "Fur: The Ultimate Fabric" söyleminin tam bir çevirisi oldu, ama meramımı daha iyi anlatacak başka bir yol bulamadım. Evet, kürk bir kıyafet tasarlamak için düşünülebilecek ve kullanılabilecek en mükemmel kumaştır. Bugün kumaşlarda aranan özellikler listesi genelde ter tutmaz, kırışmaz, kolay ütülenebilir, tüylenmez, toplanmaz, akmaz, çekmez, sünmez olma diye gidiyor, ama ben daha felsefi bir "mükemmellik" tanımının peşindeyim.

Öncelikle kürk, insanoğlunun soğuktan korunmak ve vücudunu örtmek için kullandığı en eski malzemelerden biri. Kendi derisinin narin, tüysüz, "dört element"ten kolayca etkilenen yapısı karşısında insanoğlu, avladığı hayvanların kürk ve derilerini kullanmış. Mükemmel, çünkü ilk ve en eski.

İkincisi, kürk doğal bir malzeme. Naylon, polyester, akrilik, orlon gibi sentetik malzemeler çoğunlukla petrolden elde edilir, yapaydır. Vücuda temas edince kaşındırır, terletir, kabartır. Elektrostatik yük toplar, insanda strese yol açar. Bu yapay malzemelerin tüylendiğini ve ufacık bir parçasını farketmeden yuttuğunuzu düşünün. Doğada yüzlerce yılda çözünmeyen, vücudunuzda hiç çözünmeyecektir. Yapay boyaları düşünün. Kimbilir kaç bin türlü kanserojen madde içeriyorlar. Cildinize temas eden, terlemeniz sonucu buharlaşarak soluduğunuz havayla akciğerlerinize dolan bu sentetik maddelerle kendi kendinizi zehirliyorsunuz. Oysa kürk doğaldır. Yüzünüze değen bir kürk yaka, bileklerinizde hissettiğiniz manşetler veya ellerinizle dokunduğunuz bir kürk, sizi rahatlatır, vücudunuzdaki stresi, aşırı elektrostatik yükü alır. Kürk tüylerini yutsanız bile vücudunuza zarar vermez.

Üçüncüsü, kürkün kendi dokusu ve deseni vardır. Dokuma kumaşlar gibi aynı desenin binlerce metre boyunca bir fabrikanın üretim hattında tekrarlanması ile üretilmez. İki insanın parmak izi nasıl farklıysa iki hayvanın kürkü de o denli farklı ve kendine özgüdür. Dahası, dokuma kumaşlar iki boyutludur. Bir top elbiselik kumaşı alın ve tezgahın üstünde yayın. Eni 1.20, boyu 4-6 metrelik bir kumaştan söz ediyoruz. En ve boy, kumaşın iki boyutudur. Bunlar kesilir, dikilir ve ortaya bir gömlek, etek, pantolon vs çıkar. Sonuçta hepsi iki boyutlu birer yüzeydirler. Kürk ise altta bir deri ve bu deriden salınan tüylerden oluşur. Bu tüylerin bir kısmı kısadır, "dip tüyü/kürkü" (underfur) olarak anılır. Bir kısmı ise daha uzundur, bunlara "koruyucu tüy" (guard hair" denir. Tek bir tüyün bile başından ucuna değişir ve bu kürke o olağanüstü parlaklığını verir. Tilki kürkünde mesela, tüylerin uçlarının koyu renkli olduğunu görürüz. Çiftlikte üretilen kürklerin renkleri daha standart iken, vahşi doğadan elde edilen kürkler dramatik renkleriyle dikkat çeker. Boz tilki kürklerinde mesela, sarıdan kahverengiye, kızıldan beyaza türlü bir renk cümbüşü görünür.

Kürkü dokuma kumaşlardan ayıran bu renk, desen ve üç boyutluluk özellikleri, kürkçülüğü de terzilikten ayırır. Kürkçülük, çıraktan ustaya nesiller boyu aktarılan bir zenaattir, pek çok inceliği vardır ve büyük sevgi ve özveri ister. Bir tilki ceket veya manto için 10-15 hatta daha fazla hayvanın kürküne ihtiyaç vardır. Bu kürklerin önce birbirlerine renk, desen ve tüy uzunluğu yönlerinden uydurulması gerekir. Bazı kürk ürünlerinde bir kürk postu alınır ve ince ince onlarca dilime ayrılır. Sonra bu dilimler tekrar birleştirilir. Bazen bu dilimlerin arasında ince deri stripleri konur, böylece son ürünün maliyeti düşürülmüş olur. Bazen geniş bir post bu şekilde inceltilir ve uzatılır. Sonuçta, tek bir kürk manto yüzlerce minik kürk parçasının dikilmesi sonucu ortaya çıkar. Bu ise muazzam bir emek ve alınteri demektir.

1 Ekim 2009 Perşembe

Herkese Merhaba!

Herkese merhaba! Havaların soğumaya başladığı şu günlerde, bir kürkün sıcaklığına sarınmaktan daha güzel ne olabilir ki? Kürk, insanlığın en eski giysisi... Kürk güzeldir, güzelleştirir, sıcak tutar, doğaldır, yumuşacıktır.

Kendimi bildim bileli bir kürk severim. Bir kürke dokunmak, kürk giymek veya kürklü bir kadının güzelliği karşısında büyülenmekten büyük keyif alırım. Bir kürk sever olarak buraya çeşitli kayıtlar düşmeyi planlıyorum.

Görüşmek üzere!