14 Ocak 2010 Perşembe

Karen Mulder ve "eli belinde" pozları

İnsanın ergenliğe adımını attığı gençlik yıllarında dinlediği müzikler, okuduğu kitaplar, seyrettiği filmler ömrü boyunca zihnine kazınır ve beğenilerini şekillendirir. Moda ve modeller de öyle olmalı, çünkü benim aklıma manken/model denince hep o 90'lı yılları kasıp kavuran süpermodeller ve onların sundukları kıyafetler geliyor. "Süpermodel" tanımının yaygın şekilde ilk olarak kullanıldığı o nesil, Cindy'si, Claudia'sı, Naomi'si, Linda'sıyla unutulmaz. İşte 90'ların süpermodelleri arasında, yüzünü hemen hatırlayacağınız ama ismi yukarıda saydıklarıma göre nispeten daha az bilinen Karen Mulder'den söz etmek istiyorum bu yazıda. Daha doğrusu, Karen Mulder'in verdiği "eli belinde" pozlarından. Hemen, YSL sonbahar kış 1996 defilesinden bir örnekte görelim.



Mankenler için "yürüyen askı" tabiri kullanılır, son tahlilde epey ruhsuz ve katı, ama bir o kadar da doğru bir niteleme. Bizde hep mankenlerin o abartılı yürüyüşleri ti'ye alınır, ama kendinizi bir defilede çekim yapan kameraman veya fotoğrafçının yerine koyup o lensin gözünden mankene baktığınızda bu yürüyüşün gayet makul ve son derece önemli bir gerekçesi olduğunu göreceksiniz. Sonuçta amaç mankeni ve üstünde taşıdığı kıyafeti "görmek" ve görmek için bakmak gerek. Fashion TV'deki defile videolarında mankenlerin başlarına odaklanın mesela. Podyumun sonundaki kameraya doğru yürüyen mankenlerin başlarının neredeyse hiç yukarı aşağı zıplamadığını, düzgün ve kamera tarafından rahatça takip edilecek bir şekilde hareket ettiğini göreceksiniz.İşte, Christian Dior sonbahar kış 1992 haute couture defilesinden bir enstantane:


Bu da bizi, mankenlerin verdikleri "poz"lara getiriyor. Bunlardan, manken yürüyerek podyumun sonuna kadar geldikten sonra durarak hafif yana döndüğü poz, flaşların patladığı, fotoğrafçıların en iyi kareyi yakalama şansını elde ettikleri poz denebilir. Orada, o birkaç saniye içinde sanki zaman durmuştur. Burada manken ya "eli belinde" pozuna geçer, ya da, aşağıda Karen Mulder'i Sarli'nin 1994 sonbahar-kış haute couture defilesinde yaptığı gibi, vücudunu bir yay gibi hafifçe kırar ve ellerini iki yandan arkaya doğru bırakarak salınır.


Bu andan sonra manken podyumda geriye doğru yürüyüşüne başlar, ama tam döndüğü anda omzunun üstünden kameralara son bir veda pozu şansı vardır. İşte Karen Mulder'ın yukarıdaki pozun hemen ardından arkaya dönerek verdiği poz, İtalyan Book Moda dergisinin Temmuz 1994 sayısına kapak olmuş.


Benim "eli belinde" diye adlandırdığım poz, 90'ların sonuna kadar oldukça popüler olan, ama 2000'lerde suratlarında anlamsız, robotik bir ifade, kollarını sallamadan yürüyen sıfır beden mankenlerin yayılmasıyla gözden düştüğü anlaşılan bir poz. Bir insanın fotoğrafının çekilmesi, bir mankenin podyumda yürümesi, doğal olmayan bir şeydir, sonuçta bir kurmacadır ve çoğu insan bundan rahatsız olur. Mankenler profesyoneller ama onlar için de, ellerini ne yapacakları sorunu geçerli. Ellerini sağa sola sallayabilirler, ellerinde çanta, şemsiye, eldiven gibi bir aksesuar taşıyabilirler, varsa pantolon, ceket veya mantonun cebine koyabilirler. Bir de, ellerini bel veya kalçalarına dayayabilirler. Eski moda dergilerini karıştırır, defile fotoğraflarına bakarken, Karen Mulder'in işte bu "eli belinde" pozunda ne kadar başarılı olduğunu farkettim. Aşağıdaki fotoğraf benim bu yazı için seçtiklerim arasında en beğendiklerimden biri. Karen'i Chloe'nin ilkbahar yaz 1992 defilesinde, kat kat eteği taşlarla süslenmiş, göğüs kenarı kar tanesi şeklinde işlemelerle bezeli, mini mini çıtı pıtı bir elbise içinde görüyoruz.




Evet, bu yazının konusu kürk modası, 90'ların modası veya Karen Mulder değil. Bu yazının konusu, Karen Mulder'in 90'lı yıllarda verdiği "eli belinde" pozları. Şimdiye kadar Karen'i iki kez, defilede podyumun sonuna gelince verdiği eli belinde pozlarla gördük. Öte yandan, yine artık gözden düşmüş gibi görünse de 90'larda epey popüler olan bir podyumda yürüme tarzında bir el belde iken diğer el hafifçe salınır. Aşağıda Karen'ı Dior 1992 haute couture sonbahar-kış defilesinde görüyoruz. Önümüzdeki günlerde bir yazıda ele almayı düşündüğüm mavi-kahve uyumunun mükemmel bir örneği bu kıyafet. Bordo-mavi çiçek desenli kumaştan takımın mavisi, kürk şapka ve ceketin kürk yaka ve manşetlerinin koyu kahvesi... Birbirlerine çok yakışmışlar.


Moda bloglarında genelde bol görsel, az yazı oluyor. Benim blogumda ise hem görsel hem de yazının bol, hatta biraz fazla bol olduğu hissine kapılıyorum. Bu nedenle kendi kendime bir kural koydum, blogumda bir-iki resimli kısa yazıların sayısını arttırmaya ve mümkünse bir yazıda 6 resimden fazlasına yer vermemeye çalışıyorum. Bu yazı da böylece kotasını doldurdu, ama benim Karen Mulder, 90'ların modası ve  "eli belinde" pozları üstüne daha çook yazasım var. Kısmetse ikinci bölümde...

3 yorum:

  1. podyumun sonuna kadar gelip nasıl bir hareket yapacaklarını her mankende heyecanla beklerim.
    çünkü yapılacak fazla da bir şey yok :)
    eli belinde hareketi de klasik ama güzel hareket.. bir de eli beline koymanın meydan okuma ( yada benzeri)gibi bir anlamı vardı sanırım. belki de podyumda psikolojik olarak bu hareketi yapıyor :PP
    blogunda oldukça güzel yazılar yazıyorsun.. ben bu kadar fazla yazı her zaman yazmıyorum..bazen sadece görseller bile yetiyor :)
    ne şekilde yazarsan yaz keyifle okuyorum..sevgiler..

    YanıtlaSil
  2. Dominika, Bir ara mankenler podyumun sonuna geldiklerinde garip el kol hareketleri yaparlar, fotoğrafçılara veya seyircilere selam verirlerdi, artık böyle "cıvıklık"lara pek yer verilmiyor defilelerde.

    Evet, elini beline koymanın dediğin gibi meydan okuma veya güç gösterisinde bulunma gibi bir anlamı olmalı.

    Yazılarımı beğeniyor olman beni çok sevindirdi. Çok teşekkür ediyorum. Devam o zaman!

    YanıtlaSil
  3. Bu "eli belinde" duruşun ayarı iyi yapıldığı zaman (örneklerde olduğu gibi) "eli maşalı"dan ziyade zarif, cesur, hafif küstah bir hava taşıdığını, yakıştırana yakıştığını düşünüyorum...

    YanıtlaSil