18 Şubat 2010 Perşembe

New York Moda Haftası - Irina Shabayeva

Project Runway'i takip edenleriniz, son sezonun yani altıncı sezonun birincisi Irina Shabayeva'yı hatırlayacaklardır. Bu Rus modacının önünde parlak bir kariyer olduğu daha yarışma sürerken belli olmuştu aslında. Ben özellikle, sadece kağıt kullanmak zorunda olduğu bir bölümde, kağıtları buruşturarak kabarık ve tüylü bir yaka ve manşet görüntüsü vermeyi başardığı mantoda çıkardığı işi beğenmiş ve kendisini takdir etmiştim.
 
Birkaç gün önce Shabayeva New York Moda Haftası'nda 2010-2011 sonbahar kış kolleksiyonunu sundu. Genel olarak başarılı bir kolleksiyonda dikkatimi çeken parçaları yakın plana almak ve sizinle paylaşmak istedim. Shabayeva siyah, kamel-taba kahve, çivit mavisi ve beyaz olarak belirlemiş renklerini ve bu renklerin dışına nerdeyse hiç taşmamış. Kumaşları düz, desensiz seçmiş, sınırlı olarak kullandığı trikolarda da bu renk-desen sınırlarını aşmamış. Tasarımlarına canlılık ve hareketliliği ise kürk, kuş tüyleri ve kumaşların üstüne akrilik boyayla çalışılan kuş tüyü görünümlü desenlerle vermeye çalışmış. Bir de, bluz, etek ve pantolonları süslediği boncukları eklemem lazım.
 
İşte, en sevdiğim parçayla başlayayım. Camel-taba rengi, "smart" bir takım, üstüne kenarları kristal tilki kürküyle süslenmiş ve dev bir kuş kanadı şeklinde işlenmiş bir panço-kaban. Kumaş üstüne boyama olarak çalışılmış bu kuş kanadı figürünü tam olarak görebilmek için bir sonraki kıyafete bakalım.


Çocukken bir çizgi film vardı, İnkaların altın şehrini arayan çocuklar ve onlara yardım eden dev bir kuş, işte bu kuş kanatları bana onu hatırlattı. İddialı, ama aynı zamanda oldukça güzel. Yalnız, yakından bakınca, kumaş üstüne boyama işçiliği bana yeterince kaliteli bir iş gibi görünmedi. Acaba Ishinbayeva bu kanat figürlerini siyah-beyaz kumaşlardan kesip dikerek kotaramaz mıydı? Bilemiyorum. Kanat figürü bir yana, bu pançonun kesimi son derece "havalı" görünüyor, değil mi?

Şimdi de, kenarları ve yakası görkemli bir şekilde kristal tilki kürküyle çevrili bir manto görüyoruz. Bu da yetmezmiş gibi, mantonun hem içi hem de dışı, dev bir kuş kanadı oluşturacak şekilde ince ince kuş tüyü şeklinde boyanmış! Manken kollarını iki yana açtığında, bir an "Acaba uçacak mı?" diye düşünmeden edemiyorsunuz! Yalnız mantonun boyu ve dökümüyle ilgili şüphelerim var. Bu kadar ihtişamlı bir yaka ve dev bir kuş kanadı gibi açılan yanlara bu boy biraz kısa kalmış bence. Mantonun boyu daha uzun ve eteği daha dökümlü olmalıymış.

Shabayeva, kumaş üstüne kuş tüyü şeklinde boyamakla yetinmemiş, doğrudan kuş tüyleriyle bezeli parçalar da tasarlamış. Renk paleti bana çok kasvetli geldi gerçi, ama yine de müthiş bir görünümü olduğunu itiraf etmeliyim.

  
Shabayeva'nın kolleksiyonunu, desen ve doku üstüne bir çeşitleme olarak okuyabiliriz. Kullandığı malzemeler arasında boncuklar da yer alıyor ve ortaya DIY projelerine ilham kaynağı olacak güzel parçalar çıkıyor, mesela aşağıdaki bluzda siyah-gri-beyaz renklerde ince tüp şeklinde boncuklarla elde ettiği desen, denizdeki bir dalga veya rüzgarın bir esintisi gibi bir uçtan diğerine akıyor adeta.
Aşağıdaki kıyafet, kolleksiyonun en sade parçalarından biri sayılabilir. Düz, gri renkli bir kaban, ama altında, yukarıdaki gibi boncuklarla işlenmiş bir pantolon/tayt.
Aynı boncuklu işlemeyi aşağıdaki beyaz kıyafette de görüyoruz. Üstte, benim çok sevdiğim, kenarları tilki kürklü kaşmir "wrap" veya şallar görüyoruz. Buz beyazı da çok güzel durmuş, ama asıl kahve ve siyah renklerde harika duruyor bu şallar. "Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü" demiş atalarımız gerçi, ama beyaz pantolonun işlemeleri çok zarif görünüyor.
 
Yine beyazlar içinde bir kıyafet, yine yukarıdaki kenarları kürklü beyaz şala bürünmüş bir model, ama bu sefer bir pantolon değil, kat kat, kabarık, tüylerle bezeli, kuğu zarafetinde bir etek!
 
Bu kolleksiyonda DIY projelerine ilham kaynağı olacak çok şey var demiştim, işte aşağıda siyah-beyaz kontrastı üstüne kurulmuş bir elbise. Siyah tüylü küpeler de gayet güzel, ama uzun siyah deri eldivenler ve düz siyah çoraplar olmamış bence. Özellikle çoraplar! Tamam, anlıyorum, elbisenin yalınlığı, çorapların böyle düz, desensiz olmasını gerektirmiş olabilir, ama bu şekilde çok basit durmuş, mutlaka başka bir çözümü olmalıydı!
 
Yazıyı artık noktalamak istiyorum, ama sizlere mutlaka göstermek istediğim birkaç parça daha var. İşte aşağıdaki kolajda solda, kumaş üstüne boyama şeklinde kanat çalışmasının mavili bir örneği. Devasa snood dikkatinizi çekmiştir eminim! Renk geçişlerindeki uyum bir harika, gözü hiçbir şekilde tırmalamıyor. Sağda ise, degrade kürk kabanı aynı renk geçişlerini içinde barındırırken görüyoruz.
Bu da, Shabayeva sonbahar kış 2011 kolleksiyonundan sizlerle paylaşmak istediğim son kare. Bu defilede mankenlerin verdikleri pozlar ve yüzlerindeki ifadeleri çoğu zaman pek beğenmedim, ama aşağıdaki manken, elleri belinde, kendine eksiksiz güvenen bir şekilde gelmiş, kameralara karşı durmuş ve poz vermiş.
Son olarak, ortaya gayet başarılı parçalar çıkmışsa da, takı ve diğer aksesuarların, özellikle de mankenlerin makyajlarının kıyafetlerin yanında çok sönük kaldığını belirtmeliyim. Irina Shabayeva, Project Runway'de yakaladığı başarının tesadüf olmadığını bu kolleksiyonla gösterdi, ama mükemmelliğe doğru kat etmesi gereken yolda ekibinin de çok iyi olması, kıyafetlerini en iyi mankenlerin taşıması gerekiyor. Biz yorumluyoruz, tabii işimiz kolay, asıl zor iş onunki. 

5 yorum:

  1. project runaway'in yerli versiyonu hiç tutmadıydı.!Ne alaka bu postla ama aklıma geldi işte.:)))

    YanıtlaSil
  2. bayıldım resimlere :) özellikle kuş tüyü şeyler beni cezbediyor :)

    YanıtlaSil
  3. Itır, cidden mi, bak hiç bilmiyordum... Apprentice'in de yerlisi tutmadı, ve Popstar Alaturka diye bir yarışmamız olmasına rağmen aslında dünyayı kasıp kavuran X-Factor, American Idol vs müzik ve yetenek yarışmalarının da yerlileri yok bence. Maalesef yaratıcılığa, özgünlüğe prim veren bir kültürümüz yok, ben buna bağlıyorum. Ama taklitle nereye kadar?

    Dominika, kuş tüyü şeyleri ben de çok seviyorum.

    YanıtlaSil
  4. daha kısa yazmalısın coşkun ya, nefessim kalıyorum okurken:)!
    kısa ama sık post olarak düşün yani

    YanıtlaSil
  5. Moda(e)rator, sen benim bir de akademik yazılarımı gör! Annem beni sallarken ninni niyetine Han Duvarları'nı mı okumuş ne!

    Tavsiyen benim için önemli ve değerli, aslında bir ara "post başına max. 6 foto" kuralı koymuştum, ama şimdi baktım, bu yazıda coşmuşum! E ne yapayım, adımız Coşkun'a çıkmış bi kere!

    YanıtlaSil