30 Mart 2011 Çarşamba

Desen Turu: Stella McCartney ve meyve desenleri

"En iyi blog" sübjektif bir değerlendirmedir, tartışılabilir, ama benim açımdan "en öğretici ve bilgilendirici" blog yazarlarının başında gelen Style-Boom'un "Kafa Karıştırmadan Desen Karıştırmak" başlıklı Trend Raporu'nu okudum, hayatım değişti:) (Yok abartmayayım, hayatım kökten değişmedi, ama desenlere bakışım bayağı bir değişti!) Ardından, blogumu takip ediyorsanız hatırlayacaksınız, ben de sevgili Boom'dan aldığım ilhamla, ilkbahar-yaz sezonu kolleksiyonlarındaki desenleri konu alan moda editoryallerini taradım, ve Boom'un açıkladığı "Desen Karıştırma Kuralları"nı tek tek uygulamalı olarak gördüm.

Bu sırada, çoğu Şubat ve Mart sayılarında olmak üzere, onlarca moda editoryali taramışımdır herhalde:) İşte bu editoryalleri tararken bir şey dikkatimi çekti. O kadar tasarımcının o kadar kıyafeti arasından editoryallere konuk olan parçalar arasında beş-altı tanesi dikkat çekecek ölçüde sıkça kullanılmıştı. Bir süre sonra, desenleri konu alan yeni bir editoryale baktığımda elbiseleri şıp diye ilk bakışta tanır oldum. İşte, eğer başarabilirsem, bu moda editörleri ve stilistlerin gözdesi olan parçaları blogumda yazmak istiyorum. Hatta, bir taraftan beni de bağlayıcı olması açısından, sözünü edeceğim parçaları sıralayayım ve "Yakında!" diyerek "teaser"ımı yapayım:)

- Stella McCartney ve meyve desenleri
- Versace geometrik desenli elbise
- Prada maymun-muz baskılı elbise
- Jil Sander yatay çizgili elbise
- Miu Miu deri ceket
- Balenciaga deri-PVC ceket
- Prada yatay çizgili elbise

Sizlere, bu parçalardan en az 3üne yer veren onlarca editoryal gösterebilirim.

Bir taraftan, onca tasarımcı, moda evi, onca yaratıcı fikir, onca brain-storming'e rağmen, bir sezon için sunulan kıyafetler arasından pek azının öne çıkabildiğini vurgulamaya çalışacağım. Bu durum, tasarım sürecinin, ortaya özgün tasarımlar çıkarmanın ne kadar zor olduğunu gösterdiği kadar, moda endüstrisi içindeki katı hiyerarşik yapının, tasarımcılarla moda dergileri arasındaki "ahbap-çavuş" ilişkisinin bir göstergesi de olabilir.

Öte taraftan, aynı elbisenin farklı editoryallerde nasıl stilize edildiğini izleyerek, defileden çekime moda editoryallerinde konsept nasıl oluşturulur, ışık, fon, model, konu bütünlüğü gibi etkenler nasıl kullanılır, bu sorulara kendimce cevaplar bulmayı amaçlıyorum.

Şimdii, desen turumuza Stella McCartney kolleksiyonundaki bu meyve desenleriyle başlamak istiyorum. Kış aylarının karlı, yağmurlu, çamurlu, bulutlu, kasvetli ve tabii ki soğuk havasından sonra kendimizi ilkbahara atınca günlük-güneşlik, sıcak, insanın içini kaynatan, enerjisine tavan yaptıran, neşeli, renkli kıyafetler giymek isteriz, işte çiçek ve meyve desenleri tam da bu amaca uygun desenler. Stella McCartney, sarı sarı limonlar, yemyeşil lime, turuncu greyfurt gibi narenciyelerden oluşan canlı mı canlı bir desen yakalamış ve göreceğiniz üzere, desenlerden söz eden moda editoryallerinin göz bebeği olmayı başarmış.

Yukarıda yazının girişinde, Freja Beha'yı Vogue Paris Şubat sayısında, ilkbahar-yaz 2011 kolleksiyonlarının tanıtıldığı kapsamlı editoryalde işte beyaz üstüne meyve desenli Stella McCartney elbiseyle görüyoruz. Bu kolleksiyon tanıtımı yapan editoryaller biraz kataloglara benziyor, çok fazla artistik yönleri, çılgın arkaplanları olmuyor, öncelikle kıyafeti okurlara "tanıtma"yı amaçlıyorlar. Freja'nın eli-belinde pozu, elbise deseninin yukarıdan aşağıya kadın vücudunun kıvrımlarına uygun bir şekilde, bir kum saati misali nasıl uzandığını çok iyi gösteriyor. Ortadaki desensiz beyaz bölgenin konturları, klasik cam Coca-Cola şişesinin konturlarını nasıl çağrıştırıyor, değil mi?

Şimdi, dergilerde yayınlanan fotoğraflara geçmeden, sizlere Stella McCartney defilesinde bu desenin podyumda nasıl yer aldığını göstermek istiyorum.

Styleboom, sezonun desen trendine uygun olarak çiçekli bir bluz giyince, kendini "köşe yastığı"na benzetmişti, Stella'nın bu narenciyelerle bezeli desenini görünce, benim de aklıma çocukluğumda pikniklerde kullandığımız bir masa örtüsü ve peçete seti geldi:) O da aynen böyle beyaz zemin üstüne rengarenk meyvelerle dolu bir desene sahipti. Sanırım annem o kumaşı bir yerlerden ucuza denk getirmiş olacak ki, mutfaktaki balkon kapısına bir güneşlik perde bile diktirmişti! Böyle büyük desenler ev tekstili ürünlerinde çok kullanılıyor, o yüzden bazen köşe yastığına, bazen mutfak perdesine, bazen de bir nevresim takımına benzeme riski var:)

Aşağıda göstereceğim, Stella McCartney kolleksiyonunda bu deseni taşıyan tek parça bu değil. Stella güzel bir desen yakalamış, tabii ki bir elbiseyle bırakmayacak. Ama editoryallerde daha çok bu elbise tercih edilmiş. Elbisenin yarım koluna ve yanlardaki kavisli yırtmaçlarına dikkat çekiyorum. Bir de, kol, yaka ve etek kenarlarında bu mesafeden bile belli olan beyaz dikişlere dikkatinizi çekmek istiyorum. İçe kıvrılan payları tutan bu dikişleri Stella açıkça göstererek elbisenin daha doğal ve teklifsiz bir havası olmasını sağlamış.

Elbiseden sonra şimdi de aynı desenli kumaştan dikilmiş bluz-etek ikilisini görüyoruz. Bluzun kolları vs kesimi elbisenin üstüyle aynı ama etek "pencil skirt" dedikleri tarzda, etek kenarı dar tutularak tasarlanmış.


Elbise, etek-bluz ve şimdi de bluz-pantolon! Eh, mantıklı, değil mi! İşin açığı ben bu deseni en çok pantolonda sevdim, fakat hayret ki editoryallerde bu pantolona hiç rastlamadım! Oysa ben editör olsaydım... Bu arada, bu mankenin adı Ieva Laguna'ymış ve Litvanyalıymış. Hemen takip listeme kaydediyorum kendisini:) 

Şimdi sıra, siyahla kontrast yaratmakta ve siyah ceket bu işi gayet güzel yapmış. Üstte meyve desenlerini sadece yakasında taşıyan ipek/saten bluzu da çok beğendim. Etekte, Styleboom'un "desen karıştırma kuralları"ndan "aynı deseni farklı boyutlarda kullanma" kuralına uyulmuş, şu ana kadar kocaman ebatlarda gördüğümüz meyveler eteğin yanlarında miniskül ebatlarda yer almış.

Bir önceki kombinin adeta negatifini görüyoruz bu sefer. Yukarıda siyah ceket dışta, beyaz zemin üstüne meyve desenleri içteydi; bu sefer Freja Beha'nın üstünde, siyah takım içte, beyaz zemin üstüne meyve desenlerinin olduğu kumaştan dikilme ceket dışta... 80lerin tuhaflık sınırlarında dolaşan dikkat çekici kıyafetleri gibi durabilir bu ceket başka kombinlerde, ama dümdüz bir siyah fonun üstünde epey dengelenmiş... Öte yandan, Vogue Paris editoryalinde Stella McCartney elbisenin Freja Beha'nın payına düşmesini de anlamış oluyoruz. Daha önce, defilede taşıdığı elbiseyi editoryalde de giyen modelleri çok görmüştük...

Yarım kol bluz yerine kolsuz bir üst gelmiş, siyah ceketli etekteki "aynı deseni farklı boyutlarda kullanma" kuralı korunmuş ama bileklere kadar uzanan bir etek yapılmış ve yukarıdaki kombin çıkmış ortaya. Anja Rubik'e de pek bir yakışmış. Acaba bu desen sarışınlara daha mı yakışıyor?


Defiledeki ilk elbisede desenin, tamamen elbise formuna uygun bir şekilde kumaşa oturtulduğunu görmüştük. Yapılan elbise tasarımından önce kumaş tasarımıydı bir anlamda. Bu sefer boyundan askılı bu elbisede kumaşın çapraz şeritler halinde kesilerek kullanılması çok güzel bir fikir ve bence bu fikir bence bu elbiseyi giyeni ince göstermeye yarayabilir! Kasia Struss sevdiğim bir model, ama burada saçları çok yıpranmış görünüyor.

Şimdi size elbisenin kumaşı ve desenin baskısı hakkında fikir verecek yukarıdaki yakın çekim kareyi sunmak istiyorum. Bu, pantolonun paçasına yapılmış bir zoom. Üst parçalara yapılan zoomlarda çok fazla flaş parlaması vardı, desen ve kumaş belli olmuyordu, o yüzden böyle biraz tuhaf bir seçim yapmak zorunda kaldım:( Ama, kumaşın ve baskının tam da benim yazının girişinde tarif ettiğim piknik örtüsü kumaşlar gibi hafif seyrek dokunmuş pamuklu kumaş üstüne baskı şeklinde olduğunu bu kare çok iyi gösteriyor bence. Bir adım ötesi branda veya yelken bezi olacak bir kumaştan söz ediyoruz:)

Bu da podyum arkasından bir görüntü! Manken sanki uçacakmış gibi hafif ve enerji dolu görünüyor, değil mi!

Editoryalleri izlemeyi bir sonraki yazıya bırakıyorum. Şu noktada, sizden kendinizi bir moda editörünün veya fotoğrafçısının yerine koymanızı istiyorum. Bu elbiseyi, daha doğrusu bu deseni nasıl kullanırsınız? Nasıl bir yerde, nasıl bir arkaplan ile, hangi ışıkta çekim yapmayı planlarsınız? Elbiseyi hangi parçalarla, hangi aksesuarlarla kombinlersiniz?

Benim aklıma ilk gelen fikir, bir narenciye bahçesinde veya beyaz badanalı bir Bodrum evinin asmalarla, çiçeklerle kaplı avlusunda çekim yapmak. İtalyanların azur mavisi gibi bir gökyüzü ve turkuaz rengi bir deniz de olabilir. Ya da canlı bir pazar tezgahı! Off, hep meyve çağrışımları olması şart değil, beyazın hakim olduğu ultramodern bir barda, şemsiyeli bir meyve kokteyli (işte yine!) içiyor olabilir manken...

Neyse, siz biraz düşünün, ben de yazının devamını hazırlayayım bu arada....

1 yorum: