Öncelikle belirteyim, hukukçu değilim ama hukuk ve siyaset teorisi üstüne epey okumalar yapmış biriyim. Hukukçular lütfen hatam varsa tashih etsinler.
Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin blogspot.com'a erişimi engelleme kararı, pek çoklarının Youtube yasağı örneğinden hareketle sandıklarının aksine 5651 sayılı yasaya dayanılarak alınmış bir karar değil. Bu karar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 2004 yılında değiştirilen Ek 4. maddesi 3. fıkrasına göre alınmış. Ancak bu madde, "içerik sağlayıcı" ve "servis sağlayıcı"ya karşı yapılacak işlemleri düzenlerken, "erişim sağlayıcı" hakkında HİÇBİR düzenleme getirmemekte. İşte, kanun metnini devletin resmu e-mevzuat sitesinden bir de siz okuyun:
http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=1.3.5846&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=
İlgili fıkrayı aşağıya alıyorum. Burada önemli nokta şu. Bu metinde "Bilgi içerik sağlayıcısı" ve "servis sağlayıcı"dan söz ediliyor. Bunlar, 5651 sayılı yasada geçen "içerik sağlayıcı" ve "yer sağlayıcı"ya karşılık geliyor. Ancak 5651 sayılı yasada sözü edilen "erişim sağlayıcı"dan bu kanunda bahis yok.
Şimdi, içinde bulunduğumuz durumda kim kimdir, doğru tespit edelim:
Bilgi içerik sağlayıcısı/içerik sağlayıcı: Lig TV'yi illegal olarak bedava izlettiren kişi
Servis sağlayıcı/yer sağlayıcı: Google
Erişim sağlayıcı: Superonline, TTNET, Kablonet, Uydunet, Turkcell, Vodafone, Avea vs.
5846 sayılı yasada erişim sağlayıcıdan erişimi engellemesine yönelik bir yaptırım yer almıyor, oysa Diyarbakır mahkemesinin yaptığı tam da bu. Diyarbakır mahkemesi 5846 sayılı yasayı 5651 sayılı yasa ZANNETMİŞ ve 5846 sayılı yasada olmayan bir yaptırıma karar vermiş. Oysa, Anayasa'nın 2. maddesinde devletin temel nitelikleri arasında "hukuk devleti" olduğu belirtilmiş durumda. O halde, Diyarbakır'daki mahkemenin aldığı karara, hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle İTİRAZ edilebilir!
"Dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister. İhlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir. İhlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır. Servis sağlayıcılar, bilgi içerik sağlayıcılarının isimlerini gösterir listeyi her ayın ilk iş günü Bakanlığa bildirir. Servis sağlayıcılar ile bilgi içerik sağlayıcıları, Bakanlıkça istendiği takdirde her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdür. Bu maddede belirtilen hususların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir."
Çoşkun işte bende tam bunu anlayamıyorum.Burda yanlış alınmış bir karar aşikarken biz hala neden sosyal paylaşım sitelerinden sesimizi duyurmaya çalışıyor ve hala neden hiçbir girişimde bulunmuyoruz.Binlerce site yazarı içinde öncülük yapacak bir avukat ve online imza toplyacak bir internet yazılımcısı yokmu?Yine herzaman olduğu gibi milletçe ahvah demekten başka bişiy yapmıyoruz malesef...
YanıtlaSilBence sen bir itiraz dilekçesi hazırlayıp, bununla nereye başvurmamız gerektiğini falan da yazıp, blogumadokunma facebook sayfasında yayınla. Hatta hepimiz aynı anda aynı yere başvursak belki sesimizi duyururuz.
YanıtlaSilevet kararı bnde okumustum ve takılmıstım bu kısma sende acıklık getrmişsin,bide o kişiler tesit edilmişki bize yasak gelmiş onların erişimi durdurulsun geri kalanlardan ne isteniyor,bu bana komplo teorilerini hatrlatıyo sanki su bloglarıda böylece ortadan kaldıralım denmiş gibi :S
YanıtlaSil