19 Aralık tarihli yazımda New York Times'da çıkan bir haberi konu etmiştim. Bu haberde, Etsy'de ürün satmaya hobi olarak başladıktan sonra normal işlerini bırakıp hobilerini işe çevirenler konu ediliyordu. O zaman, haberde konu edilen satıcıları pek fazla inceleme fırsatım olmamıştı. Şimdi haberde konu edilen satıcılardan biri olan Yokoo Gibran'a yakından bakmak, bu vesileyle Etsy, el emeği ve hobiyi işe çevirme konularındaki düşüncelerimi açıklamak, Türkiye-Amerika arasında el işleriyle para kazanma konusunda ufak bir iki karşılaştırma yapmak istiyorum.
NYT haberine konu edilen ilk Etsy satıcısı, Yokoo Gibran, Etsy dükkanının adı yokoo. Dükkanına girer girmez, neden bu kadar çok para kazandığına dair ilk ipucunu görüyoruz. Mesela, New York Times'da da yer alan fotoğraftaki ürüne bakalım, altı üstü eni 20 santim boyu ise 2 metrenin üstünde düz sayılacak bir örgü atkının fiyatı tam 150 dolar!
Satıştaki ürünleri arasında fiyatı 50 doların altında olanları da var, mesela aşağıdaki ponponlu tacın fiyatı 34 dolar, tabii bu tacı yapmak, o upuzun atkıyı örmekten çok daha az vakit alacaktır. Bu tacı bizim blogcularımızdan biri yapıp satmaya kalksa fiyatı herhalde en fazla 25-30 lira olur. İşte, Amerikalı Etsy'cilerle bizimkiler arasındaki birinci farkı ve Amerikalıların avantajını hemen görüyoruz: El emeğine daha fazla değer biçiyor ve o değeri veriyorlar.
Bu arada, hemen belirteyim, ben NYT'deki haberin etkisiyle, Yokoo'nun bu işten 140 bin dolar "gelir" elde ettiğini yazmış, bunun ciro olmadığını ifade etmiştim, ama Etsy'deki profiline bakınca sanırım öyle değil. Şu ana kadar 1219 satış yapmış görünüyor. Etsy'de satışa 13 ay önce başlamış. Ortalama ürün fiyatına 100 dolar dersek işte 1219 çarpı 100 eşittir 120 bin dolar gibi bir rakama ulaşıyoruz. Bundan yün masraflarını falan düşmek gerek, dolayısıyla 140 bin doların net kar değil ciro olduğunu tahmin ediyorum.
Tabii ürün fiyatlarının yüksek olması tek başına bir şey ifade etmez, sonuçta talep olmazsa arz bir işe yaramıyor ve ciro=satılan ürün adedi x birim fiyat denklemine göre, bu ürünlerden 13 ayda 1219 adet satmış olması, daha doğrusu satabilmiş olması da ayrıca büyük bir başarı. Bu bizi yine yukarıdaki "El emeğine daha fazla değer biçiyor ve o değeri veriyorlar" sonucuna götürüyor. Ben de emeğime çok fazla değer biçiyorum, ama Türkiye'de kimse o değeri vermedikten sonra neye yarar?
Yokoo'nun ürünlerini örgü işlerinde becerikli anneme gösterdim, "Canım bunları örmeye ne var?" dedi, burnunu kıvırdı. Ama, görüyorsunuz, iş örmekle bitmiyor. Gerçekten de Yokoo'nun ürünlerinde öyle olağanüstü örgü becerisi isteyen, yok Türkan Şoray kirpiğiymiş, yok Zeki Müren'in şeysiymiş gibi fantastik modeller yok. Hatta tersine, gayet sade ve basit tasarımları var, ama sonuçta bir "tasarım"ları var, kendilerine özgü bir yanları var ve işte bu da Yokoo'nun ikinci avantajı. Hafif çekik gözleri ve Yoko Ono'yu çağrıştıran ön adı, bana en azından bir tarafının Uzakdoğulu (Japon?) olduğunu düşündürüyor. Japon ve Korelilerin sade, minimalist anlayışları, tasarımlarına ve ürün fotoğraflarına da yansımış.
Ürün fotoğrafları deyince, yukarıdaki ponponlu taç fotoğrafında ne kadar sevimli çıkmış Yokoo, değil mi?! Fotoğraflardaki profesyonellik ve yüksek kalite de dikkatimizi çekiyor, çekmeli. Örneğin ilk fotoğrafta ışığın sağdan vurması, duvarda asılı resim, Yokoo'nun oturduğu kanepenin sadeliği, hepsi dikkatleri Yokoo'nun yüzüne ve tabii ki yüzünü sarmalayan atkıya, yani ürüne çekiyor. Bu da Yokoo'nun üçüncü avantajı. Herşeyden önce ürünlerinin hepsini canlı canlı kendisi modelliyor. Bazen ülkemizden, el emeği ürünlerini çeşitli sitelerde satmaya çalışan ev hanımlarının ürün fotoğraflarını görüyorum. Diyelim işlemeli bir şalı, yerde karmaşık ve renkli bir deseni olan halının üstüne veya aynı şekilde boğucu bir çekyat kanepenin üstüne sofra örtüsü gibi yaymışlar, artık cep telefonunun kamerasıyla mı çektiler ne yaptılarsa gayet flu bir fotoğraf. Hiçbir şey anlaşılmıyor, hiçbir çekiciliği yok. O zaman insan ister istemez "Ya bu ürün için para vermeye değer mi?" diye sormadan edemiyor. Yokoo'nun fotoğrafları kaliteli ve net, ürünlerini sergilerken giydiği diğer kıyafetler iyi düşünülmüş, arka planlar sade, modelliği profesyonel sayılacak kadar başarılı.
Yokoo, abajur saçları, yuvarlak yüz hatları, hafif çekik gözleriyle çok sevimli bir model, insanın içini ısıtan ve güven veren bir satıcı. Ürünlerini sergilerken yüzünü göstermekten çekinmiyor. Öyle afet bir güzel değil, ama olması da gerekmiyor. Bazı ürün fotoğraflarında çok komik çıkmış, insanın içinden gülmek, en azından tebessüm etmek geliyor. Ayrıca, aşağıdaki örgü çanta gibi bence oldukça başarılı tasarımları da var.
Yokoo Gibran'a,tasarımlarına ve ürünlerini pazarlama stratejisine yaptığınız bu yakın bakış ne kadar doğru ve gerçekçi. tam anlamıyla profesyonelce işini yapıyor.
YanıtlaSilDediğiniz gibi Türkiye'de el emeğine çok değer verilmiyor ve hala el emeğine burun kıvıran büyük bir çoğunluk var.
bu konudaki diğer yazınız gibi bu da bize öz eleştiri yapmamızda çok faydalı olucak.teşekkürler.
"Bu tacı bizim blogcularımızdan biri yapıp satmaya kalksa fiyatı herhalde en fazla 25-30 lira olur."a bir örnek:)
YanıtlaSilhttp://mgntwmn.blogspot.com/2009/12/boyle-bir-eldiveniniz-olsun-istemez.html
Yokoo'nun tasarımlarını inceledim, hepsi de son derece yaratıcı ve şık. Ama bunları pazarlama şekli asıl çarpıcı olan. Keskin bir gözü ve zekası olduğu ortada. İşini ciddiyetle ve iyi yapan birinin başarıya ulaşması ise sevindirici...
YanıtlaSil