23 Aralık 2010 Perşembe

Burberry pilot mont Sienna Miller'a çok yakışmış!

Sienna Miller ne giyse kendine yakıştıran, içgüdüsel bir güzelliği ve tarzı olan bir ünlü. Aralık ayı başında, Dünya AIDS Günü'nde Londra'da düzenlenen bir etkinliğe, daha önce sözünü ettiğim Burberry pilot montları serisinden bir montla katılmış. Siyah renkli bu montu gerçi fotoğraflar gece çekildiği için siyah arkaplan önünde pek seçemiyor olabilirsiniz, ama Sienna, siyahların içinde kırmızı ruju, kırmızı-siyah parmaksız eldivenleri ve ortalığı aydınlatan muhteşem gülüşüyle parlıyor!

Uzun siyah çizmeleri, siyah skinny kotu, füme üstüyle baştan ayağa siyahlar içinde gibi Sienna, ama çizmelerin parlak derisinden montunun kürklü görünümüne kıyafetindeki farklı dokular ve tabii kırmızılarla birlikte, harika bir kombin çıkmış ortaya.

Yukarıdaki fotoğraf, Burberry'nin Şubat ayındaki defileden hemen sonra web sitesine ön siparişler için açtığı bölümden. Burberry'nin styling'i ile Sienna'nınki bayağı bir örtüşüyor, değil mi?


Bunlar da, Burberry defilesinden. Sanırım defilede siyah renkli modeli çıkarmamışlar podyuma, ama bu kahve mont ona çok benziyor.

Önceki yazıda da sözünü etmiştim, Burberry'nin bu montları tamamen koyun postundan yapılma. Normalde deri işlenirken özel kimyasallarla tüm tüyleri dökülür, ama "shearling" diye bilinen deride koyun postunun tüyleri muhafaza edilir, böyle ortaya bir yüzü deri diğer yüzü kürklü bir malzeme çıkar. Bu montta da öyle yapılmış. Peki neden, bizim bildiğimiz koyun postlarındaki gibi tüyler uzun ve dağınık bir görüntüde değil? İşte "shear" demek zaten İngilizce'de bir traşlama işlemini anlatıyor. Bu montta kullanılan koyun postu da "shear" edilmiş, yani tüyleri traşlanarak kısaltılmış.

Dikkat edin, bir ara ülkemizde "peluş" adı verilen imitasyon kürkler çok moda olmuştu. İşte o peluşlar, aslında bu shearling koyun postu görünümünü taklit ediyorlar. Bu şekilde koyun postunun kürklü tarafının dışarıda kullanılmasına muton adı da veriliyor. 1940lı, 50li yıllarda Batı'da çok modaymış ve sanırım, muton koyunu diye özel bir tür koyun kullanılıyormuş...



Bir de, aynı görünüme sahip ama çok daha yumuşak bir kürk var, "beaver" yani kunduz kürkü. Beaver, aslında uzun muhafız tüyleriyle dikkat çeken ve ilk bakışta bayağı kaba görünen bir kürk, ama "sheared" haline sokulunca ortaya yumuşacık ve son derece yoğun bir dokusu olan bambaşka bir kürk çıkıyor. "Mavi-kahve renk uyumu ve Karen Mulder" başlıklı yazıda sözünü ettiğim yukarıdaki resimde Karen Mulder'in üstündeki kürk işte buna güzel bir örnek.

Yukarıdaki defile fotoğraflarıyla Karen Mulder'in fotoğrafını karşılaştırdığınızda, "sheared beaver"ın bu "shearling" koyun postlarına göre çok daha ince ve sık bir dokusu olduğunu göreceksiniz.

Neyse, ben tekrar Sienna Miller'a döneyim. O gece harika pozlar vermiş fotoğrafçılara. Fonda London Eye'ın ışıklarıyla birlikte, ortaya çok romantik kareler çıkmış. Şimdi sahneyi Sienna Miller'a bırakıyorum. Fotoğrafların tadını çıkarın!








3 yorum:

  1. çok şık gerçekten, yüzündeki ışıltıya bayıldım resimlerde...

    YanıtlaSil
  2. ben de bayıldım. insanın daha da sarışın olası, daha da mavi gözlü olası geliyor baktıkça.
    bu peluşumsu mont bana birşey anımsattı Üniv.deyken annem böyle bir kısa peluş mont almıştı bana. o zamanlar peluşlar yeni yeni ortaya çıkıyordu. birgün okula bu montla giderken beyazıt meydanında öğrenci eyleminin ortasında kaldım. montum yüzünden beni neredeyse kumkapıya kadar elinde taşla kovalamıştı bir grup eylemci öğrenci. bir daha da okula giderken o çok sevdiğim peluş montumu giyememiştim. bu da böyle bir anımdır:)

    YanıtlaSil
  3. Touch the sky, katılıyorum:)

    mgntwmn, herhalde o yüzden ülkemin kadınları arasında saçlarını sarıya boyatanlar çok fazla:) Bi de renkli lensler var tabii. Ama bence herşeyin doğalı güzel her zaman...

    Başınıza gelenlere çok üzüldüm:( Yazıık, bir genç kızı sevdiği bir kıyafetten ayırmak çok yazık! Kürk giyenlere karşı yapılan eylemlerin muhataplarında nasıl bir "terör" estirdiğini birinci elden yaşamışsınız.

    Bir zamanlar ODTÜ'de, okulun tabldotu ve kantinlerin dışında, sadece GÜDAŞ diye "özel" bir kafe-pastane vardı. İnsanlar Güdaş'a, "pis kapitalist!" diye sözlü saldırıya uğramaktan korkarak, mahcup bir edayla girip çıkarlardı...

    YanıtlaSil